DOLAR
32,3625
EURO
34,9657
ALTIN
2.326,25
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Parçalı Bulutlu
27°C
Bilecik
27°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
27°C
Pazar Açık
28°C
Pazartesi Az Bulutlu
29°C
Salı Az Bulutlu
19°C

Uzunca bir aradan sonra…

Ben söylenmeyeyim de kim söylensin, artistlik denince mangalda kül bırakmayan, hastaları azarlamayı adet haline getiren devlet hastanesi doktorları gerçek işleri olan teşhis koyma, sorunu anlama noktasında dökülüyorlar. Zaten zorunlu hizmet dolayısıyla uğradıkları Bilecik’te aynı doktorun apayrı iki tanı koyması şaşırtıyor, hoş farklı olsalar da ben şaşırıyorum. Neden?  hepsinin aynı eğitimden geçtiğini ve başarılı olduğunu düşünmek gibi bir saflığım var; biri gözü bir arada tutan parça derken bir diğeri parçanın alınması ve patolojiye gönderilmesi gerekir göz kenarlarında büyüyen parçalar çok tehlikeli diyebilmemeli.  Ya da bir muayenesinde miyop, diğerinde hipermetrop tanısı konmamalı.  Konmamalı! olmamalı! yapılmamalı! buradan da eğitimde tartışılması gerekenin 4+4+4 ya da 1+4+3 olması ya da olmaması değil, sistemin tamamen değiştirilmesi tartışılmalı, müfredatın değişmesi, çocukların ilgi alanlarının tespitinin yapılması ki rehberlik derslerinin anlamı olsun, boş geçmesin, yapmak istedikleri meslek ile ilgili bilgi aktarılması ve pratik kazanması , çocukların hayal güçlerinin geliştirilmesi ki üretim yapılabilsin, ki kalkınalım bizde herkes bilim adamı olacak edasıyla müfredat belirleniyor…bir matematik dersi var akıllara zarar 20 yıldır rakamların hakim olduğu bir meslek icra ediyorum kullandığım işlemler toplama, çıkarma, bölme, çarpma çok nadir orantı kurma ki bununda temeli çarpma, bölme. eee derdiniz ne, neden bana gerek duymadığım, hiç kullanmak fırsatı bulamadığım 🙂 eğitim üzerinde ısrar ediyorsun. Akademik kariyer düşünsem ya da öyle bir zekam olsa ki bunun diğer ülkelerde ilkokulda tesbiti yapılıyor çünkü rehberlik sistemi oturmuş bizdeyse sınavı alıp, yerleşme aşamasında devreye giriyor e sana ihtiyacım olmamalı ki bu aşamada, senin eğitiminden geçtim, bir bireyim bilgim var, fikrim var, hayatımı kendim yönlendirebilmeliyim değil mi ya. ayrıca puan belli girebileceğim okullar belli ben yaparım tercihi, zaten tercihimi yaparken senin yardımına ihtiyacım varsa ben bihalt değilim, sen beni eğitememişsin ben bir birey olamamışım, ne istediğimi bilmiyorum, zaten bişeyde bilmiyorum, sana ihtiyacım var seçeceğim meslekte. yani eğitimciyim diye böbürlenmeyin arkadaşlar, sonuç ortada; ben sensiz tuvalete gidemiyorum.  He birde bizde herkes iktisatçı, işletmeci, kamu yönetimi ki bunun altında devlete sırtını dayamak mantığı yatıyordur çünkü bizim sistemde özel sektörün yarını yok, olmaz tabi üretim yok, hayal edebilmeyi bilmiyoruz sosyal paylaşım sitelerinde her şey hayalle başlar diyoruz ama hayal gücümüz yok dikkat edin çocuklarınızın resimlerine gökyüzü mavi, yer yeşil, her evin yanında bir dere yada akıntı var, evin önünde araba, doğalgaza geçtik hala bacanın baca olduğunu üstündeki esrarengiz işaretle anlatıyoruz bizim hayallerimiz, kurmamıza izin verilen hayaller okulu bitirip, yaşam standartlarımızı yüksek tutacak iş bulabilmek, ev almak, araba almak, magazin programlarında ki hayatları arzulamak, yanında manken, altında spor araba ama yok herkes futbolcu yada şarkıcı olamayacağından yani şu sistemde başka türlü paran olmıcak ya da birilerinin yakını, akrabası, tanışı değilsen öyle olamayacaksın. Bitti! Tamam bizi heba ettiniz en azından yeni gelenleri kaybetmeyin, her konuyu kopyala, yapıştır la ülkeyi yöneten biz, (buna da razıyız anlamında çok bir beklenti içine girmeyin gördünüz ülkenin akil adamlarını! ) eğitimi beceremiyoruz, ya da istemiyoruz. Ülkenin ilerlemesinde!, istikrarın sürmesinde! yada birilerinin istikbali için! güdülebilesi nesillere ihtiyaç var demek ki. Yapılması gereken önce çocuğa birey olmayı öğretin, hayır! diyebilmeyi, vatan sevgisini aşılayın, bilgisiz bir insanın bir hiç olduğunu, hangi işi yapacaksa en iyisi olmayı hedefletin, çocuğun idealleri olsun. Biz çocuğumuz İktisatı, İşletmeyi kazanınca mutlu oluyoruz herkes ekonomist, işletmeci eee işletecek bir yer, bir üretim alanı yok, alıp satma anlamındaki işletmelerde de sana ihtiyaç yok, olsa da sen tamamen boş, bilgisiz mezun oluyorsun, ezberin iyiyse teoriyi bilirsin ama pratik yok, sonra işsiz çok, çünkü tecrübe yok, ben seni neden işe alayımlar, seninle mi uğrarıcamlar, ben seninle uğraşmıcam sen nasıl tecrübe edinicen  böyle saçmasalak bir sistemin içinde debelenip durcan. Birilerinin yönlendirmesiyle seçimler yapıcan çünkü bilgin yok sen hiçbirşeysin, hayallerin yok filan filan .. Boşa sevinmeyin aileler, o çocuklarda bir gelecek yok. Stajyerlik getirilmeli ama gerçek anlamda ben stajımı Milli Eğitim Müdürlüğü gibi eğitim ile ilgili bir kurumda yapmama ragmen ki alanım bile olmayan bir kurum dosyalama ve ayak işleri haricinde hiç bir iş yapmadım hoş yapsam ne olacaktı ki alanım diil. Staj sözde pratik kazanalım diye getirilen evrak üzerinde olan bir düzen. zaten öğrencinin de oralı olduğu yok, bize gelen stajyerlerin ilk soruları gelmesek olmaz mı? olur tabi neden olmasın, öğrenci o kadar yılmış ki verilen ağır eğitimden, zaten istediği meslek bu diil sadece diploması olsun diye devam ediyor gerçek hayatta bilmesi gerekenlerin öğretileceği kurum ya da işletmelere (olması gereken) sadece imza için gidiyor, birde senin dört yıl gibi uzun bir sürede veremediğin eğitimi mesleki anlamda diyorum,  1 aylık kısa sürede pratik kazanmasını, sözde iş hayatına hazırlamamızı nasıl bekliyorsun.  Ne olması gerekiyor adam gibi stajı hayatına sokacaksın stajyer doktor, stajyer öğretmen, stajyer avukat, stajyer tesisatçı, stajyer marangoz, stajyer mimar bu stajlar sonunda sınava tabi tutacaksın öyle yakınlarının ricasıyla girdiğin ve yine rica minnet işletmeye hazırlatılan staj dosyasıyla olmıcak, tek TUS la uzman olamıcaksın mesela, 2 aşamalı olacak, klinik çalışmaları da olacak tekrar tekrar değerlendirilecek, keza öğretmenlik, öğrenciyle ilişkilerine bakılacak, anlatımına bakılacak, sınıfının başarı oranı öğrenciye değil öğretmene fatura edilecek dolayısıyla dershaneye ihtiyaç olmıcak, okulda alacaksın eğitimi işin güzel tarafı dershaneyle başarıyı yakalayan öğrencilerin çoğunu gene devlet okullarındaki öğretmenler eğitiyor  yani umut var, isteyince öğretilebiliyormuş sayın öğretmenim… tabi başarıyı böyle değerlendirenler için 🙂

Her neyse kardeş konu konuyu, konu beni açıyor diyeceğim o ki eğitim şart.. 😉  Oh şöyle bir ferahlık geldi uzun süredir kimseye çemkirmiyordum. Çemkirmek deyince çemkirmeyi ben, eminim hepiniz öyle biliyorsunuz sert konuşmak, sesi yükseltmek vs. diye biliyordum ama iş öyle değil, bir zamanlar danışmanlık hizmeti veren bir firmada çalışıyorum yeni bir müşteri dosyası gelmiş başka danışmandan, dosya eksiklikler ve hatalarla doluymuş! muş diyorum çünkü racon şu; ben bir önceki danışmanın gözünde o an için düşmanım, keskin bakışlar, çamur atmalar filan hepiniz bilirsiniz, evrakların teslimini ne kadar geciktirirse o kadar iyi onun için, son değerleri alabiliyorsun sadece onu da bin dereden su getirirsin başkaca bilgin yok dosyayla ilgili, daha evvel ne yapılmış ne yapılmamış neyse çemkirmeden devam edelim, kurumun tekinden bir bayan arıyor, nasıl üslupsuz konuşuyor birde yeni memurlardan çömez yani ben onun üstü sayılırım meslekte 🙂 eleman olmama rağmen 🙂 o derece, fik, fik, fik, fik deli olurum böyle hadsizlere aaa dedim ama (beni tanıyanlar bilir bir yere kadardır tahammülüm) sen ne çemkirip duruyorsun, vermiyorum babacım (ki bu lafım pek meşhurdur) yazıyla iste dedim,  bu kez sen benimle nasıl böyle konuşursun oldu onun gibi konuşunca, sen konuşamazsın oldu kurum var ya arkasında sen konuşamazsın ama o kişi ben değilim yerim senin kurumunu da senide kapadım telefonu sonra bildik mevzular, telefon trafiği…  patrona yakın memurlar patronu, patron seni, sen patronu, patron memuru halbuki düzgün bir dil seçsen kendine  adam gibi istesen ne isteyeceksen hiç bunlar yaşanmayacak sen böyle yaparsan sana da benim gibi biri denk gelir yaparlar, oturur ağlarsın, rapor alırsın vs. zaten memurlar bizleri 5 yıl geriden takip ettikleri için işini iyi yapanla yapmayan ortaya çıkmıyor bir de başkasının yapmadığı iş, vermediği belge için benimle böyle konuşamazsın. konuşursan benden de aynı tavırla cevap alırsın tepki vermiyor ve siz memurun sizi azarlamasını dinliyorsanız siz hak ediyorsunuz ve maalesef ki bizlerde bunlardan etkileniyoruz her neyse paşa gönlünüz bilir ben kaldıramam böyle bir tavrı çemkirmeye gelince çemkirme; kesik 🙂 kesik 🙂 köpek havlamasıymış 🙂 🙂 çemkirmeyi  böyle çevireni ben… ayrıca o kadar köpek besledim hiç çemkirmediler, bildiğin havlıyorlardı kesik kesik olabilmesi için kaç saniye es vermesi gerekiyor acaba 🙂 ay gene çok güldüm doktorlarımıza daha sonra sarıcam unutmuş değilim bu kadar uzun yazıyı okumazsınız diye ahanda burda bırakıyorum…

Ne haliniz varsa görün…

Köşem Sultan.

(Saçma salak hehe köSem sultan olcek demeyin sonumuz benzemesin diye köŞem oldu o, hehe)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.