DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Hafif Yağmurlu
17°C
Bilecik
17°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Çok Bulutlu
28°C
Salı Çok Bulutlu
28°C

Şehir yaşamı kadınları daha çok yoruyor

Şehir yaşamı kadınları daha çok yoruyor

İş yoğunluğundan ve şehir hayatının zorluklarından bunalanlar “işi gücü bırakıp bir sahil kasabasına yerleşeceğim” diyerek isyan ediyor. Son dönemde bu isteğin özellikle kadınlardan daha sık duyulduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer, iş hayatı yanında annelik gibi birçok görevi olan kadınların kendilerini erkeklerden daha fazla yıprattığını söyledi.

Son birkaç yıldır büyük şehirlerde yaşayan hemen herkesin aklında; her şeyi bırakıp bir sahil kasabasına yerleşmek var. Bu fikri yaratan ise büyük şehirlerdeki yaşantının dayanılmaz yorgunluğu. Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer şehir yaşamının insanları son derece manik bir halde yaşamasına neden olduğunu belirtti. Doğası gereği daha dingin ve sessiz yaşamak isteyen kadınların bu yoğun döngüden daha fazla etkilendiğini söyleyen Dr. Necmiye Doğruer; “İş kadını, kimliği ve doğasındaki annelik duygusuyla birçok şeyi bir arada tutmaya çalışmasıyla kendini erkeklerden daha fazla yıpratıyor” diye konuştu.

Yaşam döngüsü içinde çoğu zaman beden ve ruha taşıyabileceğinden, çok daha fazla yük biniyor. Kişi kendine uygun olup olmadığını düşünmeden sadece bir şeylere yetişme telaşı içerisinde çok fazla hareket ediyor. Şehir yaşamı yeterince zorken kadının barındırdığı kimlikler ona bu zor yaşamı, daha yıpratıcı hale dönüştürdüğünü söyleyen Psk. Doğruer; “Özellikle kadınlar şehirden kaçıp sahil kasabalarında daha dingin bir hayat sürmeye başlamak istiyorlar” dedi.

Hayali bile iyi geliyor

Günlük koşuşturmalar sırasında oluşan yorgunlukların özellikle kadınlarda; derin bir mutsuzluk, bunalma, fiziksel bir hastalıkla vücudun alarm verdiğine değinen Psk. Doğruer; “Kişi kendini biraz dinlemeye başladığında vücut yaşamında yavaşlamaya gitmesi gerektiği mesajını veriyor. Birçok insan gelen uyarıları dinleyip radikal bir karar alma yoluna gidiyor, en azından planını kurmaya başlıyor. Yeni yaşam fikri hemen gerçekleşmese bile hayalinin kurulması dahi birçok kadında ufak değişimlere neden olduğu gözlemleniyor” dedi.

Doğanın canlılığı ruhu besliyor

Her konuda en mükemmeli yakalamaya çalışan şehirli kadınlar yaşantılarında bakımlı, modern, estetik görünmek zorundadırlar. Bu durumda ruh ve bedenlerinin verdiği tepkilerden çoğu zaman psikolojik bir çöküntüye sahip olduğu görülüyor. Kadınların yaşantılarında doğanın renklerinin canlılığını, kokusunu ve rahatlığını aradıklarını söyleyen Psk. Doğruer; “Şehrin durmayan koşuşturmacasından kaçabilmek için kadınlar, kendilerine küçük balkonlar yaratıyorlar” dedi. Psk. Doğruer, “Ancak unutulmamalıdır ki yaşam biçimini değiştirme ve baş edilemeyen duygusal sorunlardan kaçma ihtiyaçları birbirinden farklı şeylerdir” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.