DOLAR
32,5811
EURO
35,0501
ALTIN
2.456,24
BIST
9.814,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
22°C
Bilecik
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
19°C

Bağımsızlık yargı için bir ayrıcalık değil, hukuk devletinin gereğidir.

Bu yıl “5 Nisan Avukatlar Günü’nü” yaşananlardan duyduğumuz endişe ve büyük bir acıyla karşılıyoruz.

Her gün artan sorunlarımız yargıya, mesleğimize ve meslektaşlarımıza yapılan saldırılar ve en son Çağlayan Adliyesi’nde yaşananlar ne yazık ki tarihte karanlık bir sayfa olarak yerini alacaktır. İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görevi başında şehit edilen meslektaşımız Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kirazı’ı bir daha rahmetle anıyor ve bu menfur saldırıyı nefretle kınıyoruz. Bu saldırı tüm hukuk camiasına yapılmıştır. Bu kurşunlar adaletin başına ve yüreğine sıkılmıştır.

Daha henüz meslektaşımızın acısını bile yaşamamıza izin verilmeden, olayın sıcaklığı içinde olaydan avukatları, onların adliyeye giriş biçimlerini sorumlu tutmaya yönelen haksız ithamları ve kara propagandayı kabul etmek mümkün değildir. Adliyelerdeki güvenlik zaafının sebebi avukatlar değildir.

Sistematik olarak bir algı operasyonu ve kara propaganda ile tüm sorunların avukatlara yöneltilmesi, onurla taşıdığımız cübbenin sorumlu tutulmaya çalışılması, avukatların hedef haline getirilmeye çalışılması kaygı verici bir noktaya ulaşmıştır. Nitekim bu kaygımızın ne kadar haklı olduğunu yine Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan hukuk dışı bir uygulamayla gördük. İstanbul Barosu Başkanı, Baro Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatlar polis kalkanlarıyla itilmiş ve bir kısım avukatlar adliyenin dışına atılmıştır. O gün Çağlayan Adliyesi’nde yaşananlar, avukata yönelik kanunsuz, hukuksuz, onur kırıcı muameleler asla kabul edilemez. Hukuk dışı bu fiziksel müdahaleyi şiddetle kınıyoruz.

Avukat yargının kurucu unsurudur. Avukatlarının üstlerinin çantalarının ve bürolarının aranmaması aslında avukatlara değil, biz avukatların savunduğu kişilere sağlanmış bir güvencedir. Biz çantalarımızda kendi özelimizi değil vatandaşımızın namusunu taşıyoruz.

Savunmayı çökertip yargıyı ayakta tutmak olanaklı değildir. Güçlü yargı ancak güçlü ve bağımsız savunma ile sağlanır. Savunmayı göz ardı edenler bir gün savunmaya ve avukata gereksinim duyacaklardır.

Avukatlar ve savunma, yargı camiasının dışına itilmeye görev yapamaz hale getirilmeye, itibarsızlaştırmaya çalışılmaktadır. Avukatın yargının kurucu ve asli unsuru olduğunu göz ardı edip, ayak bağı olarak gören anlayışının varlığını üzülerek görüyoruz. Adliyelerin güvenlik zaafı akıl ve hukuk dışı dayatmalarla değil, Baro başkanları, Başsavcılar ve Adalet Komisyonu Başkanlarının bir araya gelmesiyle oluşacak ortak akılla çözülebilir. Güvenlikte protokol olmaz. Biz avukatlar, hakim ve savcılarla aynı güvenlik kontrolüne tabii olmaya hazırız.

Bağımsız savunmayı temsil eden avukat, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve teminatıdır. Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak, yasama ve yürütme erkinin eylem ve işlemlerini hukuka uygunluğu bakımından denetleyecek olan erk, Yargıdır. O nedenle yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Bağımsızlık yargı için bir ayrıcalık değil, hukuk devletinin gereğidir. Bağımsız yargının en büyük güvencesi de savunmanın temsilcisi olan avukatlardır.

Savunma hakkı, adil yargılanma hakkının başlangıcı ve temelidir. Adil yargılanma hakkı ‘silahların eşitliğini’ zorunlu kılar. Bu nedenle, yargı organı önünde sahip oldukları hak ve yükümlülükler açısından sav ve savunma makamlarını oluşturan taraflar arasında tam bir eşitliğin kurulması ve bu dengenin tüm yargılama aşamalarında sürdürülmesi gerekir. Savunmanın ‘yargının kurucu unsurlarından’ biri olduğunun göz ardı edilmesi ve savunmanın dışlanması adil yargılanma hakkını yok eder.

Adalet devletin temeliyse savunma da adaletin temlidir ve bunu sağlayan avukatlardır.

Sevgili meslektaşlarım, hakim ve savcıların önünde dosyaların yığıldığı, avukatın yeri geldiğinde serbest meslek yeri geldiğinde kamu görevlisi olarak kabul edildiği, ama kamu adına verilen bu yetkileri kullanmaya gelince bin bir engel çıkarıldığı, dosya inceleme yetkilerinin her geçen gün törpülendiği, görev üstlendikleri davalarda müvekkille özleştirildiği, yasal dayanaktan yoksun bir uygulamayla ayakta konuşmaya zorlandığı, yasal bir takım güvenceleri olmasına rağmen rahat bir şekilde soruşturma ve kovuşturmaya maruz kaldığı, hak ve özgürlüklerin her gün kısıtlandığı bir sistemde hep birlikte hukuktan uzaklaşmadan mücadele etmeli ve engelleri aşmalıyız. Çünkü biz avukatız…Yıllardır bedeli ne olursa olsun doğru bildiğimizi savunmaktan vazgeçmemenin haklı gururu ve azmiyle cübbelerimizi onurla ve hiç kimsenin önünde iliklemeden sırtımızda taşıyoruz.

Merak edenler için söylüyorum: “Şerefle taşıdığımız bu cübbenin altında emek var, mücadele var, onur var, adalet var ve hukukun üstünlüğüne olan inanç vardır.

Gün restleşme ve kaos çıkarma günü değildir. Şimdi birlik zamanıdır. Hakim, savcı, avukat ayrımı kabul etmeksizin hukukun üstünlüğü savaşımıza yılmadan devam edeceğiz.

Değerli meslektaşlarım, her zaman dediğimiz gibi ‘Adalet mülkün temelidir.’ Ancak yargı daha fazla yıpratılır ise mülk temelsiz kalmak üzeredir. Bütün yetkilileri yargıya karşı duyarlı olamaya, yargının sorunlarını hukukun üstünlüğü ilkesi ışığında ortak akıl ile çözmeye çağırıyoruz.

2015_04_06 29253

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.