DOLAR
32,4936
EURO
34,9018
ALTIN
2.438,10
BIST
9.716,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
22°C
Bilecik
22°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Arınç, Nazım Hikmet’in Şiirini Okudu

Arınç, Nazım Hikmet’in Şiirini Okudu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Demirören Holding sponsorluğunda, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü kontrolünde restorasyon çalışmaları tamamlanan Beyoğlu’ndaki Hüseyin Ağa Camisi’nin hizmete açılması dolayısıyla düzenlenen törene katıldı.

Arınç burada yaptığı konuşmada, Hüseyin Ağa Camisi’nin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti. Caminin kurallarına uygun bir restorasyon geçirdiğini ve eski ihtişamlı günlerindeki haline döndüğünü ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

“Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak, hamdolsun ki 11 yıllık hükümetimiz döneminde alnı açık başı dik kurumlardan birisiyiz. Ecdadımızın yüzlerce, binlerce vakfıyesini, camiler, medreseler, külliyeler, imaretler okullar ve insanlara faydalı olsun diye, hatta onu da aşarak bütün mahlukata yararlı olsun diye yaptığı vakıf eserlerini tekrar ayağa kaldırıyoruz. Bugüne kadar harcadığımız para 3 katrilyondur. 11 yıl içinde kendi özel bütçesiyle hizmet veren bir kuruluşuz.”

YÜZLERCE ESERİ AYAĞA KALDIRDIK

“İstanbulumuz vakıf zengini bir şehir” diyen Arınç, “Vakıf medeniyetinin en güzel örneklerini yaşayan İstanbul’da yüzlerce eseri tekrar ayağa kaldırdık. Yüzyıllar sonrasına insanlığa ortak bir hediye olarak takdim ettik. İtiraf etmeliyiz ki; bizim imkanlarımızla bunların hepsine ulaşmak, yapmak mümkün değil. Bizim takriben 500 milyondur yıllık bütçemiz. Gelirimiz ne kadarsa o kadar da harcama yapabiliyoruz ama vakıf olduğu için işin içinde bereket var. Bir ondan yararlanıyoruz, ikincisi de son yıllarda çıkardığımız kanunlarla vakıf eserlerini ayağa kaldırmak amacıyla hayırseverlerimizden de sponsorluk kabul ediyoruz” diye konuştu.

Hayırsever işadamları tarafından yenilenen vakıf eserlerine dikkat çeken Arınç,

“Hayırsever iş adamlarımız vakıfları ayağa kaldırmak üzere bizim bütçemizi etkilemeden kendi kaynaklarıyla bu hizmeti yapıyorlar. Buna müteşekkiriz. Çünkü bunlar hepimizin ortak malıdır. Geçmişte değerli insanlar bunları bize vermişlerdi, biz de bunları geleceğimize taşımak zorundayız. Takriben 2,5 milyonluk bir katkıyla-eski deyimle 2,5 trilyon- Hüseyin Ağa Camisi’ni, 600 yıla yaklaşan bir emaneti fevkalade güzel bir restorasyonla İstiklal Caddemiz’e, Beyoğlumuz’a, İstanbulumuz’a, Türkiyemiz’e ama insanlığa… İnsanlığa diyorum çünkü İstiklal Caddesi, Beyoğlu hemen hemen bütün milletlerin bir araya gelip, huzur içinde, barış içinde -umarım ki öyledir, sözün gelimi söylemiyorum-, burada bu eseri görmeleri ve burada ibadet edilecekse bu ihtiyaçlarını gidermeleri için çok güzel bir örnektir. Şadırvanı, iç mimarisi ve çevresiyle çok güzel bir eser ortaya çıktı. Değerli iş adamımız sayın Demirören’e, onun kıymetli evlatlarına, eşine, çocuklarına, torunlarına, Allah’tan hayırlı uzun ömürler diliyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Arınç, 11 yılda 3 bin 600 vakıf eserini ihya edip ayağa kaldırdıklarını da belirterek, “Vakıflarla övünebilirsiniz. İftihar edebilirsiniz. Biz de sizden aldığımız destekle Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla vakıflara, bu eserlere sahip çıkmaya çalışıyoruz” dedi.

HATIRALARINI ANLATTI

Arınç konuşmasında Hüseyin Ağa Camisi’ne ilişkin bir hatırasını da paylaştı.

Tuzla Piyade Okulu’nda 1971 yılında yedek subay öğrencisiyken, bölüklerinde Hüseyin Ağa Camisi’nin iki imamının da bulunduğunu ifade eden Arınç, o dönemde hafta sonları çıktıklarında bu camide ibadet ettiklerini aktardı. Bu kişilerden Hüseyin Tunç’un da törene katıldığını öğrenen Arınç, 40 yılı aşkın zaman sonra askerlik arkadaşıyla aynı camide bulunmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

Necip Fazıl Kısakürek’in de “O ve ben” isimli eserinde bu camide yaşadığı hatıralarını aktardığını ifade eden Arınç, “Üzerimizde çok emeği bulunan, bizim gençliğimizin bizim neslimizin çok sevdiği ve itibar ettiği rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in ‘O ve ben’ isimli eserinde buraya ait çok güzel hatıraları var. Takriben 1934 yılında Şeyh Abdülhakim Arvasi Hazretleri burada cuma sohbetleri veya cumanın dışında sohbet yaptığı rivayet ediliyor. Abdülhakim Arvasi hazretleri Bağlum’da yatıyor. Cenabı Hak, şefaatlerine nail etsin. Onun sohbetleriyle, onun gösterdiği yolla hidayetine vesile olduğunu söylüyor” dedi.

NAZIM HİKMET’İN ŞİİRİNİ OKUDU

Nazım Hikmet Ran’ın, Ağa Camisi için yazdığı şiirin bir bölümünü okuyan Arınç, şiirin yazarının Nazım Hikmet olduğunu öğrendiğinde “kulaklarına inanamadığını” belirtti.

“Emin olmak istedim. Arkadaşlarımdan da rica ettim; ‘ciddi bir şey söylüyorsunuz, bana böyle bir şiir verdiniz. Gerçekten bu şiirin yazarı o kişi midir?’ diye sordum. Araştırdılar, aradılar, taradılar, bana bu şiirin o şahsa ait olduğunu söylediler. Tam cuma vaktinde bir şiirin bir bölümünü okumak istiyorum” diyen Arınç daha sonra şiiri okudu.

İşte Nazım Hikmet’in o şiiri

“Havsalam almıyordu bu hazin hali önce,
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce.

Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allah’ımın ismini daha çok candan andım.

Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen,
Böyle sokaklarda ki, anası can verirken.

Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var…
Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar,

(Bir beyiti atlıyorum mecburen, orada biraz galiz bir kelime var)

Burada bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.

Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu.

(Beyoğlu için bir tabiri var ona atfederek okuyayım)

Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen,
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen.

Ey bu caminin ruhu: bize mucize göster,
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer.”

kaynak:trthaber

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.