DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
22°C
Bilecik
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Çok Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
20°C

5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla tören düzenlendi

Bilecik’te 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Bilecik Barosu tarafından tören düzenlendi.
Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Bilecik Barosu Başkanı Halime Aynur yaptığı konuşmada, son günlerde ülkede meydana gelen terör olayları karşısında Barolar ve avukatlar olarak büyük üzüntü ve endişe taşıdıklarını ifade etti.
Aynur, Türkiye’nin son derece zor bir dönemden geçtiğini ve her zamankinden fazla hukuka, hukuk güvenliğine, birlik ve beraberliğe, huzura, yurtta sulh cihanda sulh ilkesine ihtiyacı olduğunu belirterek, toplumun giderek kutuplaştığını, insanların birbirine düşmanlaştığını ayrıca küresel ve bölgesel güçlerle çeşitli bağlantılar içinde olduğu anlaşılan terör örgütlerinin doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef aldığını dile getirdi.
Aynur sözlerine şöyle devam etti:
”Saldırının hedefinın, bir bütün olarak ülkemizdir. Türk Milleti bu saldırıya karşı birlik olmak zorundadır. Millet olma bilincini ve ruhunu tekrar tazeleyerek insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve adalet paydasında kucaklaşmaya her zamankinden fazla ihtiyaç duymaktayız.
Millet olmak demek; kaderde, tasada ve kıvançta bir olmak demektir. Kısa vadeli iç siyaset hesaplarıyla kutuplaştırılmış, birbirine düşman hale getirilmiş bir millet, varlığına kasteden bir saldırı karşısında tek vücut olamaz. Başta siyasi iktidar ve muhalefet olmak üzere, herkesin, devlet ile siyasi iktidarın farklı kurumlar olduğunu bilmesi ve buna göre davranması zorunludur. Devleti korumak, siyasi iktidar lehine çalışmak değildir. Siyasi iktidarı eleştirmek de devlete düşmanlık yapmak değildir. Türkiye’nin milli menfaatleri her türlü siyasi hesabın üzerindedir.
Özellikle ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, toplumun etnik ve kültürel yapısına yönelik olduğu, onlarca insanımızın, gençlerimizin canına kasteden terör olayları karşısında birlikte tavır ve ortak duruş sergilemenin her zamankinden daha çok gerekli olduğu inancımızı bir kez daha dile getirmekteyiz. Bu vesile ile terör saldırılarında kaybettiğimiz vatandaşlarımızı, terörle mücadelede şehit düşen güvenlik görevlilerimizi rahmet, minnet ve saygı ile anıyorum.
Hukuk devletinde tüm kişi ve kurumların, işlemin temel meşruiyet kaynağı; Anayasa, anayasaya ve hukuka saygı, Türk Milleti adına karar veren yargının ( bağımsız ve tarafsız olması kaydıyla) kararlarına uyulması ve saygı gösterilmesidir.
Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin “Ben bu kararı tanımıyorum, saygı da duymuyorum.” İfadesini kabul etmek mümkün değildir. Anayasaya ve anayasal bir kurum olan yargı kararlarına en çok saygı göstermesi gereken makam da; 103. Madde uyarınca Anayasaya ve hukuka uymaya ant içen ve yine 104. Maddeye göre “ Anayasanın uygulanmasını gözetmekle” görevli ve yükümlü olan Cumhurbaşkanlığı makamıdır.
Cumhurbaşkanıbu şekilde, bağlı kalmak ve uygulanmasını gözetmekle yükümlü olduğu Anayasayı tanımadığını beyan ederek esasen onu ilga etmekte, onu ortadan kaldırmaktadır ki bu son derece kaygı verici bir durumdur. Anayasanın 11. Maddesine göre Anayasa hükümleri tüm kişi ve kurumları bağlamaktadır. Bu açıdan yetkili ve sorumlu tüm kişi ve kurumları Anayasaya, hukuka ve yargı kararlarına saygılı olmaya, yargıya emir vermek, tavsiye ve telkinde bulunmak gibi fiillerden kaçarak Anayasanın 138. Maddesine uygun davranmaya davet ediyoruz.
Ülkemizin güvenliği ve huzuruyla ilgili ciddi sıkıntılar ve endişelerimizin olduğu bu dönemde, bu sorunların örtülerek gerekli ve ivedi olmadığına inandığımız yeni anayasa adı altında çalışma yapılmasını gündeme taşıyarak ilave uyuşmazlıklar yaratmayı da zamanlama açısından doğru bulmuyoruz.
Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni bir anayasadan ziyade hukuka saygılı olmak, yargının Türk Milleti adına karar verdiği gerçeğini biran önce anlamak ve bunu içselleştirmektir. Anayasanın 9. Maddesine göre yargı Türk Milleti adına karar verir. O kürsüde gördüğünüz tek bir hakim bile olsa, o tek hakim 78 milyon insanı temsil etmektedir ve onun adına karar vermektedir. Meclis ne kadar Türk Milleti adına yetki kullanıyorsa, kürsüde gördüğümüz o tek hakimde Türk Milleti adına bu yetkisini kullanmaktadır.
Milli egemenlik devredilemez. Millete ait olan egemenliği, milletimiz, kuvvetler ayrılığı kapsamında üç kuvvete dağıtmıştır. Bizim bunu anlamamız ve hukuk devletini tesis etmemiz gerekmektedir.
Son günlerde basında yer alan “ Yeni Anayasa yapamıyorsak, mevcut Anayasayı kaldırabiliriz.5-2-3 yıl anayasasız kalabiliriz.” söylemleri asla kabul edilemez. Cumhuriyetin, demokrasinin, kişi hak ve özgürlüklerinin, yargı bağımsızlığının güvencesi ve temel taşı olan Anayasanın kaldırılmasını tartışmaya açmak son derece vahim bir durumdur.
Yine son günlerde tartışma konusu olan basın özgürlüğüne de değinmek istiyorum. Suçla mücadelede ve her türlü uygulamada basın özgürlüğünün ve kamu yararı doğrultusunda hareket eden “özgür basınının” ifade özgürlüğü ve toplumu bilgilendirme hakkının demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olduğu unutulmamalıdır. Bu husustaki Anayasal kurallar uygulanmalı ve göz ardı edilmemelidir.
Avukatların ve Baroların pek çok mesleki sorunu vardır. Son on yılda ülkemizdeki nüfus artışının ve ekonomik büyüme oranının yaklaşık 13 katı daha fazla oranda avukat sayısında artış olmuştur. Söz konusu artışın yegane sebebi plansız, programsız, ülkenin gerçek ihtiyacı tespit edilmeden özellikle öğretim kadrosu ve altyapısı sağlanmadan açılan hukuk fakülteleri ve yine bilimsel yöntemler kullanılmadan belirlenen öğrenci kontenjanlarının sürekli arttırılmasıdır.
Sorunun çözümü için;
Gereğinden fazla hukuk fakültesinin varlığı sonucu yeni fakültelerin açılmasına izin verilmemesi, mevcut hukuk fakültelerinden hukukçu yetiştirme standartlarını yakalayamayan hukuk fakültelerinin de kapatılması, eğitime devam edecek hukuk fakültelerindeki öğrenci kontenjanlarının da gerçek ihtiyaç sınırına çekilmesi gerekmektedir.
Avukatlık stajı ve avukatlık mesleğine kabulde yargının diğer kurucu unsuru olan hakim ve savcılar için sınav koşulunun zorunlu olduğu gözetildiğinde, aynı zorunluluğun savunmayı temsil eden avukatlık mesleği için de zorunlu bir koşulu olarak kabulü gerekmektedir.
Mesleki sorunlarımızın çözümü yönünde kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğimiz gibi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı mücadelemizden de asla vazgeçmeyeceğiz.
Son olarak hepimizi derinden üzen bir konuya değinmek istiyorum. Küçük çocukların istismarı ve kadına yönelen şiddet…
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Bilecik Barosu olarak Karaman’daki olayın takipçisi olacağız.
Suç faillerinin ve ihmali olanların ivedilikle tespiti, adli merciler önüne çıkarılması, yasal müeyyidelerin en caydırıcı şekilde tavizsiz uygulanması, bu suçla mücadelede etkin bir yöntem olacağı gibi, örselenmiş kamu vicdanını bir nebzede olsa rahatlatacaktır.
Küçüklere karşı cinsel taciz ve kadına karşı şiddet eylemlerinin sadece adli önlemlerle sonlandırılamayacağı; konunun ahlaki, dini, eğitsel, sosyolojik ve ekonomik boyutları irdelenmeksizin çözülemeyeceği, devletin bu konuda adeta seferberlik ilan ederek bütün paydaşları da çözüme katarak bu insanlık dışı problemi ivedilikle çözme sorumluluğu bulunmaktadır.
Bir defadan çok şey olur… Bir dünya yıkılır ve hepimiz onun altında kalırız…
Bu anlamda tüm ilgililerin sorumluluklarının bilinci ile, her türlü eylem ve söylemlerine özen göstermeleri gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Cumhuriyetimizin 80 yıllık kazanımlarından vazgeçmeyeceğiz. Bilecik Barosu olarak Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızla her türlü hukuksuzlukla, hukuk meşruiyeti içinde kararlılıkla mücadele edeceğiz.
Anayasa’da öngörülen Demokrasinin, Kuvvetler Ayrılığı, Adil Yargılanma Hakkı ve Hukuk Devleti ilkelerinin biran önce tam ve eksizsiz olarak hayata geçirilmesi arzusuyla bütün meslektaşlarımın Avukatlar Günü’nü kutluyorum.”

DSC_0948 DSC_0770 DSC_0774 DSC_0787 DSC_0791 DSC_0808 DSC_0852 DSC_0891 DSC_0924 DSC_0935

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.