Yasemin Demirci: Halep, bir ayna gibi gerçekleri yüzümüze vuruyor

AK Parti Gençlik Kolları İnsan Hakları Birim Başkanı Yasemin Demirci, Halep’te yaşananlara ilişikn olarak bir basın açıklaması yayınladı.

Demirci, 21. yy’ın en büyük insani trajedisinin Suriye de yaşandığını belirterek, 2010 dan beri yaşanan Suriye iç savaşında bu zamana kadar 600 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini ve 12 milyon insan yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldığını dile getirdi.

Demirci yayınladığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Özellikle son zamanlarda Halep te yaşanan katliam bir çığır açmış durumdadır. Suriye de 19 Eylül de ateşkesin sona erdiğini açıklayan Esad Rejimi ve destekçisi Rusya Halep’e yönelik ağır bir bombardımanı sürdürüyor. Rejimin kuşattığı muhaliflerin denetimindeki Halep’in doğu bölgelerinde son bir haftada aralarında birçok çocuğun da bulunduğu 500’ü aşkın kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kadar insan katledilirken kendisini muasır medeniyet olarak gören ülkelerin ve onların hükümranlığını koruyan birliklerin sessizliği Müslüman ölümleri üzerinden yeni bir sömürü imparatorluğu kurulmasının planlandığına işaret etmektedir. Aslında bu bize insan yaşamının ne kadar ucuz olduğunu gösteriyor. Halep, çocukların oyun oynamak için değil, bombalardan kaçmak için koştuğu yerdir. Halep, küçük bedenlerin enkaz altında kaldığı yerdir. Halep, vicdanların, insanların ne kadar acımasız olduğunu gösteren yerdir aslında. Halepteki o görüntüler insanlığımızdan utanmamız gerektiğini göstermiyor mu sahi bize? Evet aslında Halep, bir ayna gibi gerçekleri yüzümüze vuruyor. Halep’te yaşanan insanlık trajedisi insanlık dünyasının ne kadar acınacak halde olduğunu gösteriyor. Kendi değerlerinden uzaklaşmış ve küresel güçlerin oyuncağı haline dönüşmüş olan İslam ülkelerinin kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ve bu yüzden ABD ve Rusya gibi ülkelerin bu sorunu çözmesini beklediklerini gösteriyor. Halep trajedisi Birleşmiş Milletlerin asli görevi olan barışı koruma konusunda ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor. Bombalarla yıkılan binaların enkazları altından çıkan minicik bedenlerde Birleşmiş Milletleri harekete geçirmiyorsa başka ne harekete geçirebilirki. Birleşmiş Milletler sadece ona tahakküm eden güçlerin istedikleri ve anlaştıkları sorunlara müdehale etmek için kurulmuştur. Birleşmiş Milletler çatısı altında imzalanan insan hakları sözleşmeleri gösteriyor ki bu sadece çıkar hesapları doğrultusundaki ülkelerin işine yarıyor. Dünya politikasında etkin olan ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın harekete geçmesi için illa Batıdaki insanların güvenliğinin mi tehdit altında olması gerekiyor. Paris saldırılarında ölen insanlar kadar değeri yok mu Halep’te katledilen çocukların , yok mu oradaki çocuklar kadar değeri Ümran bebeğin. Suriye de neden gökten bomba yağdığını anlamadan ölen her çocukla birlikte hepimiz kaybediyoruz. Bölge ülkelerin daha fazla vakit kaybetmeden Suriye sorununa bir çözüm bulmaları gerekiyor. Bu Halep ve kuşatma altındaki diğer şehirlerde yaşanan trajedinin sona erdirilmesi ve İslam dünyasının onuru açısından artık geciktirilmemesi gereken bir adımdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan son Birleşmiş Milletler toplantısında ne demişti, sadece 2 milyon 700 bin Suriyeli benim ülkemde, ülkelerinden kaçan Suriyelileri bizim ülkemizde misafir ediyoruz. Bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi bu olay tüm insanlığın ortak meselesidir. Bilindiği üzere Ak Parti iktidara geldiğinden beri insan ve vicdan merkezli bir dış politika anlayışı benimsemiştir. Mazlum, soydaş ve dindaş halkların savunucusu olmuştur. Ak Parti olarak biz Halep’i tarihi ve kültürel sorumluluk alanımız olarak görmekte ve bu sorunun çözümü için uluslararası camiada elimizden geleni yapmaktayız. Artık İslam coğrafyası küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevriliyor, bu insanlık dramına sessiz kalınmaması gerekiyor. Halep senin şehrindir. Halep de katledilen çocuklarda senin çocuklarındır asla sessiz kalma. Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslar arası hukuk sistemini ve onun iki yüzlü araçlarını reddediyoruz.