Tüm Üni-Sen Başkanı Selahattin Özkaya’dan çarpıcı açıklamalar

TÜM ÜNİ-SEN Genel Başkanı Selahattin Özkaya Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesiyle ilgili olarak daha önce basına yansıyan haberlerle ilgili konuşan Özkaya, üniversitelerin bulundukları illerde birer eğitim kurumu olmanın yanı sıra aynı zamanda o illere ekonomik sosyolojik ve kültürel anlamda da pek çok katkılar sağlayan kurumlar olarak  faaliyetlerini sürdürdüklerini hatırlatarak, Bilecik’te üniversite adına henüz çok kısa bir geçmişi olmasına rağmen, Şeyh Edebali’nin ”İnsanı Yaşat ki Devlet yaşasın” öğütlerinin karşılığını vermekten uzak bir görünüm sergilediğini söyledi.

Özkaya konuşmasına şöyle devam etti:

Özkaya: Mobbing yıldırma ve baskı politikaları uygulanmıştır.

”Özellikle son 1 yıl içerisinde Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde yapılan uygulamalar akıllara durgunluk verecek cinsten uygulamalar olarak üniversite camiasını bilenler açısından hayretle karşılanmaktadır. Bir üniversite düşünün ki hiçbir yönetim veya disiplin kararı olmaksızın Ziraat Fakültesi dekanı ve fakülte sekreteri hakkında araştırma ve uygulama arazisine giremeyecekleri hususunda duyurular hazırlanarak üniversite içerisinde dağıtılmış, duvarlarına duyuruları asılmış, dekan ve fakülte sekreterlerinin araziye giriş çıkışları yasaklanmıştır. Bir yandan fakülteye bilgi verilmeden ve sorulmadan fakülte bütçesi başka bölümlere aktarılırken, fakültenin il genelindeki esnaftan yaptığı alışverişlerin paralarının ödenmediği söylentisi yayılarak kurum çalışanları hakkında dedikodular üretilmekte ve bir süre sonra kendi uydurdukları bu yalanlara kendileri de inanmış olmalılar ki bu kişiler hakkında tekrar bir başka soruşturma açmaktadırlar. Oysa ki fakültenin bütün harcama ve ödemeleri bizzat üniversitenin strateji daire başkanı ve döner sermaye işletmesi üzerinden resmi evrak ve işlemlerle gerçekleştirilmiş olmasına rağmen çamur at izi kalsın mantığıyla kurum çalışanları üzerinden peş peşe açıklan soruşturmalarla mobbing yıldırma ve baskı politikaları uygulanmıştır.”

Özkaya: Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörüne soruyoruz?
”Ülkemiz tarımı ve zirai faaliyetleri açısından önemli bir yeri olan Bilecik ilimizde üniversite bünyesinde bir ziraat fakültesi kurulmuş olması esasen bir şans olarak değerlendirilmelidir. İl ve yöre genelinde unutulmaya yüz tutmuş bir takım zirai faaliyetlerin bu fakülte aracılığı ile tekrar ele alınması suretiyle yeniden ilimize ve ülkemize kazandırılması çalışmaları her türlü imkanlar zorlanarak desteklenmesi gerekirken, bu gibi asılsız söylentiler ve kısır çekişmelerle hem ilimizin hem üniversitemizin ve hemde ülkemizin elde edebileceği kazanımların üstelik bizzat üniversite tarafından görmezden gelinmesi kabul edilebilecek bir tutum değildir. Rektör’e buradan soruyoruz bahsettiğimiz araziyi devrettiğiniz merkez müdürünün aynı zamanda soruşturma açılmasına neden olan şikayetçi akademisyen eski danışmanınız ve genel sekreter vekili olması bir tesadüf müdür? Atama yöntemiyle kuruma naklettiğiniz kişiyi 60 gün bu kadroda tuttuktan sonra eş değer ancak sınava tabi bir kadro olan şube müdürlüğü kadrosuna mı aktaracaksınız? Personeli binası araç gereci öğrencisi kadrosu olmayan bir isim ve bir müdürden ibaret söz konusu merkezi asıl çalışma alanı laboratuvarlar olmasına rağmen 211 bin m2’lik açık alanda gerçekleştirilmesi planlanan ve öngörülen ne gibi bilimsel akademik araştırma ve çalışmaları olacaktır ve 211 bin m2’lik arazide bu merkezinin hangi ihtiyaçları için gerekli görülmüştür? 2016 şubat ayından itibaren bu arazide hangi Arge laboratuvar ve araştırmalar yapılmıştır? Fakültenin öğrencileri bundan sonra çalışma uygulama ve araştırmalarını nerede yapacaklardır? Gerek Bilecik gerekse yurt genelinde çalışma etkinlikleriyle üniversitenin adından daha çok bahsedilmeye ve tanınmaya başlanan fakültenin bu çalışmalarından kimler ve neden rahatsız olmuşlardır.Üzun sözün kısası akademi ve bilim dünyamızın kişisel kaprisler kısır çekişmeler ve nedensiz gereksiz hırslarla daha fazla enerjisini tüketmeye ülkemiz değerlerinin heba edilmesine neden olacak her türlü uygulama ve yanlıştan bir an önce geri dönülmelidir.”

”İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

”Bilecik’ten ata yadigarı bu topraklardan doğup büyümüş yedi cihan imparatorluğunun çekirdeklerinin tohumlarının atıldığı bu coğrafyada ”insani yaşat ki devlet yaşasın” sözünün aksine davranışlar sergilenmesi kime ne kazandıracak? Kimleri hangi makamlara ve ünvanlara taşıyacaklardır? Buradan üniversite yetkililerine bir kez daha sesleniyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”