DOLAR
32,3397
EURO
35,1175
ALTIN
2.311,98
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
23°C
Bilecik
23°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
27°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
27°C
Pazar Açık
28°C
Pazartesi Az Bulutlu
28°C

OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUNDA BİLECİK

Bilecik, çoğu kez ve birçok kişi tarafından kısaca, ”Taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek; kuruluş ve kurtuluşun beşiği Osmanlı Sancağı, Şeyh Edebalı diyarı olarak ifade ediliyor. Şehrin ve bölgenin önemini bu kısa ifade ile özetlemek elbette mümkün değil. Gelin 6 asır hüküm sürmüş, fethettiği topraklar yedi iklim görmüş, üç  kıtaya yayılmış, gittiği her yere hak, adalet, höşgörü anlayışını beraberinde götürmüş bir cihan imparatorluğunun, tohumlarının atıldığı, otağın kurulduğu ilk başkent Şehr-i Bilecik hakkındaki bu yazıya bir göz atalım.

Bilecik, ayakta kalmış nadir tarihi eserleri ile (camiiler, imarethaneler, hanlar, hamamlar) yıkık metruk halde bulunan mimarı yapıları; tarih sahnesinde savaşlar sonucunda büyük tahribat görmüş, üzüntüler yaşamış milletin, şehitler vermiş coğrafyanın adıdır. Bilecik, 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu fatihi ve Anadolu Türk devletinin kurucusu Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ordularınca fethedilmiş ve 1. Haçlı Seferinde ise Bizans tarafından yeniden alınmış, kıymetli bir vatanın adıdır.

Tarihin eski dönemlerinden bu yana, paylaşılamayan güzellik ve özellikte olan Bilecik’te Osmanlı İmparatorluğu serüveni, Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü (400 çadırlık bir oba) Ertuğrul Gazi yönetiminde batıya doğru yer değiştirerek Söğüt ilçesi ve çevresine yerleşmeleriyle başlıyor aslında.

BİLECİK’İN ADI NEREDEN GELİYOR?

Bilecik’in tarih sahnesine çıkışı ile ilgili olarak, Osmanlı Vaka-i namelerinde Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşme tarihi olarak 1230’lu yıllar gösterilmektedir. 1231 yılında İznik İmparatoru, Selçuklu sınırına saldırınca Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat Bizanslılara karşı bir sefer düzenlemiş, Ertuğrul Bey de bu sefere bir akıncı olarak katılmıştır. Selçuklu ve Bizans orduları arasında Sultanönü (Eskişehir) mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ ve Söğüt dolayları Büyük Selçuklu Devleti’nin eline geçmiştir. Selçuklu Sultanı Belekoma (Bilecik) Tekfurunu vergiye bağlamış; savaşta büyük yararlıklar gösteren Ertuğrul Bey’e Söğüt’ü mülk, Domaniç’i de yaylak olarak vermiştir. Burada parantez içinde belirtmek gereken bir nokta ise günümüzde kullanılan Bilecik adının Bizans dönemindeki karşılığının Belekoma olduğudur. Ertuğrul Gazi’nin 1281 yılında vefat etmesi ile oğlu Osman Bey’in yönetiminde Söğüt uç beyliğinin kurulması (1284) hem bölge hem de dünya tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur.

BİR RÜYADAN DOĞAN DEVLETİN FİLİZLENDİĞİTOPRAKLARDIR BİLECİK

 

            Çoğu zaman ”Bir Rüyadan Doğan Devlet Osmanlı” şeklinde ifadeleri sıkça duymuş ve okumuşuzdur. Peki nedir bu; ‘Osman Gazi’nin Meşhur Rüyası ve Bir Rüyadan Doğan Devlet Osmanlı?

Menakıb-ı Ebü’l Vefa ,Aşıkpaşa, Oruç Bey, Neşri, İbni Kemal gibi ilk Osmanlı tarihçileri Osmangazi’nin gördüğü rüya’yı ve Şeyh Edebalı’nın yorumlamasını şu şekilde aktarmışlardır. Onların aktardıkları bu bilgiyi sizlerle şöyle paylaşıyoruz:

 

Osmangazi, Şeyh Edebalı’yı dergahında sık sık  ziyaret eder onunla istişarelerde bulunuyordu. Sultanönü (Eskişehir) bağlı Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat Şeyh Edebalı Hazretlerinin yaptırmış olduğu zaviyesinde ziyareti sonrasında dergahta misafir olarak kalır. Hazırlanmış olan misafirhanede Osman Gazi tam uzanacağı vakit duvarda asılı Kur’an-ı Kerim görür ve Kur’an-ı Kerim’in  olduğu bir odada ayaklarını uzatarak uyumanın saygısızlık olacağı düşüncesiyle oturur Kur’an-ı okumaya başlar ve sabah vakitlerine doğru bir rüya görür. Kalkıp abdest alır ve sabah namazını kılar. Gördüğü rüyayı Şeyh Edebalı hazretlerine anlatır.

Rüyası;  Şeyh Edebalı’nın göğsünden bir ay çıkar  ve Osmangazi’nin koynuna girer karnından büyük bir ağaç çıkar. Gökyüzünü kaplayan bu ağacın yüksek dağ ve pınarlara gölge saldığını ve insanların ondan çok faydalandıklarını görür.

Üzerine birçok kitap ve çalışmanın hazırlandığı bu meşhur rüyayı Şeyh Edebalı Hazretleri, şu şekilde yorumlar ve Osman Bey’e hitaben şunları söyler:

”Oğul! Osman, padişahlık sana ve soyuna hayırlı olsun, öyle bir devlet kuracaksın ki hak, adalet dağıtacak. Sen kızımı alacaksın, neslin cihana hakim olacak. Hak Teala,  kızım Rabia Bala Hatun’u (Malhun Hatun) sana helal etmiştir kızım bundan sonra senin zevcendir” diyerek kızının Allah tarafından Osman Gazi’ye helal edildiğini söylemiştir.

CESARETİ, ZEKASI VE CÖMERTLİĞİ İLE OSMAN BEY

Şeyh Edebalı’dan, ”Oğul! Osman, padişahlık sana ve soyuna hayırlı olsun, öyle bir devlet kuracaksın ki hak, adalet dağıtacak. Sen kızımı alacaksın, neslin cihana hakim olacak.” müjdesini alan Osman Bey elbette bu makama layık olduğu için böyle güzel bir müjde ile müjdelenmiştir. Gelin, burada Osman Bey ve fethettiği yerler hakkındaki şu sözlere dikkat kesilelim:

Osman Gazi cesareti, zekası, cömertliği, İslam dinine sadakati herkesçe takdir edildiğinden babası tarafından Kayı boyu beyliğine aday gösterildi. Babasının yerine geçen Osman Bey, 1286 yılında İnegöl yakınındaki Hisarcık kalesini Bizanslılardan alır, 1287 yılında da İnegöl Tekfuru’nu Domaniç yakınlarındaki İkizce’de (Erice) yenilgiye uğratır. Osman Bey ve silah arkadaşlarının Bizans Tekfurları ile olan savaşlarını izleyen Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubat büyük bir ordu ile Karacahisar önlerine gelmiş, Osman Bey’in kuvvetleriyle birleşerek Bizans’ın elindeki bu kaleyi kuşatmıştır. Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı geri döner. Osman Bey’e bir sancak, tuğ, alem ve gümüş takımlı bir at göndererek Söğüt ve Eskişehir’i de içine alan bu sancağı Osman Bey’e verir. Karacahisar’daki Rum kilisesini camiye çeviren Osman Bey burada Bilecik’in resmiyette ilk kadılık görevini yapan Dursun Fakih hazretleri tarafından kendi adına ilk kez hutbe okutmuştur ki (28 Eylül 1299)  bu olaylar Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun ilk işaretleri olarak nitelendirilmektedir. O tarihlerde henüz Türklerin elinde olmayan ve bir Bizans kenti olan Bilecik’in Osman Bey tarafından fethi ise 1299 yılında Belekoma kalesinin ve Yarhisar’ın fethedilmesiyle olmuştur.

CİHAN İMPARATORLUĞU’NUN KURULUŞUNDA BİLECİK’İN FETHİ

 

Büyük müjde ile müjdelenen Osman Bey, Uç beylerinin birbirlerine girdiği dönemde İslam şehirlerine hiçbir şekilde saldırmayıp, yalnız cihad ile meşgul oluyordu. Osman Gazi’nin  bu özellikleri bütün müslümanları sevindirdiği gibi, komşu tekfurların da düşmanlığını çekiyordu. Osman Gazi ise, sadık dostu Köse Mihal vasıtasıyla tekfurların işlerine vakıf oluyordu. Bilecik Tekfuru da Osman Gazi ile müttefik görünüyordu. Osman Bey, yaylaya çıkarken fazla eşyasını saklaması için Bilecik kalesine bırakırdı. Halbuki Bilecik Tekfuru samimi olmayıp tam bir riyakarlıkla hareket ediyor, öteki tekfurlarla birleşip,  Osman Bey’in aleyhine çalışıyordu. Bütün bu hainlikler aynı zamanda Bizans tekfurunun ve yönetiminin de sonunu getiriyordu.

 

OSMAN BEY’E KURULAN PUSU

 

Osman Bey’e karşı her zaman rahatsızlık içinde olan Bilecik tekfuru, kuracağı bir pusu ile Osman Bey’in ilerleyişini durdurma niyetinde idi. Köse Mihal’in düğününe giden Osman Bey’i pusuya düşürmek isteyen tekfurlar, Osman Bey’in maiyyetini kalabalık gördüklerinden korkup saldırıdan vazgeçtiler. Bilecik Tekfuru, Yarhisar Tekfuru’nun kızı Holofira’yla yapacağı izdivacın hazırlıklarını sürdürürken, komşu tekfurları davet etti. Fakat bu arada Osman Bey’i de tuzağa düşürmek için henüz İslam dini ile şereflenmeyen Köse Mihal vasıtasıyla davet etti. Ancak Köse Mihal, bu davetin altındaki kötü niyeti sezdi, fakat hiç belli etmeyerek, yapılan davete icabet edeceğini söyleyip, düğün hediyesi olarak Bilecik’e bir koyun sürüsü gönderdi. Ayrıca düğünden sonra da yaylaya çıkacağını, arasının açık olduğu Germiyanoğulu’nun kadın ve mallarına, düğünde oluşları sebebiyle, zarar verebileceğini, Bilecik Tekfuru izin verirse, kadınları da, malları da kaleye göndermek istediğini bildirerek, düğün davetini yapan Köse Mihal’e haber yolladı.

 

BİZANS TEKFURU, KURDUĞU PUSU’YA KENDİSİ DÜŞTÜ

 

Bilecik Tekfuru, Osman Bey’i yok etme planını zehirleme, yahut daha başka bir tarzda yapmayı düşünmüştü. Böyle bir haber gelince buna çok sevindi. Derhal düğün yeri olarak Bilecik civarında Çakırpınar denen bir çimenliği seçti ve Osman Bey’in teklifine evet cevabını gönderdi. Ancak, Osman Bey, kurulan bu pusudan Allah’ın inayeti ve zekası ile kurtulmayı başaracaktır.

Osman Bey, teklifine evet cevabını alınca, 40 kadar mücahidini kadın kıyafetine sokarak, bir o kadar genç mücahidi de keçelere kilimlere sarıp sandıklar içine yerleştirir ve hayvanlara yükler. Kadın kıyafetıne girmiş bahadırlar, koyunları sürerek Bilecik Kalesine girerler. Osman Gazi de kuvvetlerini yanına alarak akşamüstü hareket eder. Kendisine pusu kurulacak yere geldiğinde, yanındaki kuvvetin büyük kısmını orada bırakarak çok az bir kuvvetle düğün alanına gider. Bilecik askerinin yarısı ise gelini almak üzere Yarhisar’a gider.

Askerlerin, büyük kısmı da düğün yerine gittiğinden, kalede çok az miktarda asker kalır. Kadın kılığındaki bahadırlar, sandıklardaki mücahidleri de çıkarınca, kalede kalan Bilecik askerini bertaraf etmek çok kolay olmuştur. Kaleyi zaptettiklerini düğün alanında rahatlık içinde bekleyen Osman Gazi’ye ulaştırırlar. Fakat Bilecik Tekfuru da aynı anda durumu öğrenir. Buna rağmen sarhoş olan askerlerini toplayana kadar, İslam Dininde haram olduğu için içki içmeyen Osman Gazi ve değerli askerleri derhal atlarına atlayıp kaçar gibi yaparak, Bilecik askerini pusu yerine doğru çekmeye başlar. Onların bu kaçışını ciddi sanan Bilecik askerleri, pusunun tam göbeğine düşer ve kılıçtan geçirilirler. Osman Gazi, büyük bir savaş teknisyeni ve Cenab-ı Hakk’ın emrine riayet eden bir müslüman olarak zafere ulaşır.

 

 

Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar kalelerini emniyete aldıktan sonra, ganimetlerin içinde bulunan Holofira Hanım’ı, oğlu Orhan Bey ile evlendirir. Osman Gazi Holofira Hanım’la oğlu Orhan Bey’i evlendirince, Holofira Hanım, canı gönülden Din-i İslam’la şereflenir ve Nilüfer Hatun adını alır. Bu mesud izdivaçtan, Rumeli Fatihi olarak bilinen şehzade Süleyman Paşa ve şehit padişah Murad-ı Hüdavendigar dünyaya gelir. Daha sonra Nilüfer Hatun, Valide Sultan olur.

 

KURTULUŞUN ŞEHRİ BİLECİK

 

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş toprağı ile büyük üne sahip olan Bilecik, Yıldırım Bayezid dönemine kadar Osmanlı yönetiminde kalmış ancak 1402 yılında Ankara Meydan Savaşı’nda Bayezid’in Timur’a yenilmesi sonucunda 2 ay kadar Timur’un hakimiyetine geçmiş ve Çelebi Sultan Mehmet tarafından geri alınmıştır.

 

Bilecik, Milli Mücadele yıllarında ise 3 kez Yunan işgaline maruz kalmış. Binlerce şehit vermiştir. Şeyh Edebalı Hazretleri’nin de metfun bulunduğu Bilecik’in eski yerleşim yeri olan Şeyh Edebali Vadisi’nde 1956  ev, 330 Camii, Han, Hamam, İmarethane ve birçok mimari yapı işgalde yıkılmış ve zarar görmüştür. 6 Eylül 1922’de düşman işgalinden sonra Bilecik, adeta küllerinden yeniden doğarak, 20 Nisan 1924’te il statüsü kazanmıştır.

 

 

                 Bilecik Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Görevlisi Arkeolog

                                                            UMUT ÖZDEMİR

 

belekomakalesi defghj Osman_Gazi2 osmangazi Resim1 Resim2 ruyaresim

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.