DOLAR
32,4297
EURO
34,4575
ALTIN
2.489,12
BIST
9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Hafif Yağmurlu
26°C
Bilecik
26°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
22°C
Cuma Az Bulutlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Kırmızı Eti Neden Tüketmeliyiz

Kırmızı Eti Neden Tüketmeliyiz

Bilecik Ticaret Ve Sanayi Odası Kasım ayı meclis toplantısında Hayvancılık ve Kırmızı Et Sektörü ile ilgili Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal ERŞAN değerlendirme yaptı. Erşan, konuşmasında şunları söyledi;

 

 

İnsanoğlunun sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi, yeterli ve dengeli beslenebilmesi için et tüketimi çok önem arz etmektedir. İnsanlar hayvansal proteinlerin %75 inden bitkisel proteinlerin %50 sinden faydalanabilir. Bu kapsamda hayvansal gıdaların içerdiği protein bitkisel gıdalara kıyasla çok daha kalitelidir. Mutlaka alınması gereken protein miktarı erişkin bir erkekte 55 gr kadında 45 gr dır. Bu harika protein kaynağının hayati faydaları vardır.

Hocalarımızın belirttiği gibi kas yapısının güçlenmesinden, içerisinde bulunan demir ve mineraller sayesinde kansızlığa iyi gelmesine,beyin sağlığından, kemik yapısına kadar bir çok faydası vardır. İnsanlarda özellikle zeka gelişimini arttırdığı kanıtlanmıştır.B6 ve B12 vitaminleri açısından zengin olduğundan güçlü bir hafıza için gereklidir. Hayvansal proteinle büyüyen nesiller daha sağlıklı olacak daha çok keşfe ve icada imza atacaktır.Kilo aldırmayan ve enerji veren bu çok değerli besin kaynağının faydalarını anlatmakla bitiremeyiz.

Ayrıca tüketirken aldığımız zevk, damak tadı ve lezzet ayrı bir konuşma konusu olur.

 

Ülkemizde kişi başına düşen et miktarı 13,9 kg kırmızı et, 24,8 kg kanatlı eti, 5,4 kg su ürünleri olmak üzere toplam 44,1 kg dır.Ayrıca kişi başına 214 adet yumurta tüketiyoruz.

Diğer ülkelerde toplam et miktarı örneğin ABD de kişi başı 116,7 kg,Arjantin’de 99,5 kg, Avusturalya’da 93,9 kg dır.

Yıllık kişi başına düşen kırmızı et miktarı  ABD 36 kilo AB Ülkelerinde 18 kg dır.

Ülkemizde kişi başına 140 litre süt tüketilirken gelişmiş ülkelerde 300 litredir.İçme sütü ve süt ürünleri toplamı olarak verilmiş rakamlardır.

Hedefimiz gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kişi başına 21 kg kırmızı et 300 litre süt olmalıdır.

 

 

Ülkemizde 2018 1 dönem TÜİK verilerine göre 17.166.194  adet sığır, 172.181 adet manda olmak üzere toplam 17.338.375 adet büyükbaş hayvan bulunmaktadır.

Yine 36.177.028 adet koyun,11.185.253 adet keçi olmak üzere toplam 47.362.282 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır.

Sağılan hayvan sayısı 2017 TÜİK verilerine göre 5.969.047 adet sığır,17.503.414 adet koyun, 4.963.581 adet keçi, 69.497 adet manda olmak üzere toplam 28.505.539 adettir.

Süt üretimi 18.762.319 ton sığır,1.344.779 ton  koyun, 523.395 ton keçi, 69.401 ton manda olmak üzere toplam 20.699.894 ton dur.

Sağılan hayvan başına ortalama süt üretim miktarı 3.143 kg sığır, 77 kg koyun, 105 kg keçi, 999 kg manda olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemizde 2017 TÜİK verilerine göre kesilen hayvan sayısı 3.602.115 adet sığır, 6.123 adet manda olmak üzere toplam 3.608.238 adet büyükbaş  olarak gerçekleşmiştir. Yine 5.134.338 adet koyun, 2.068.866 adet keçi olmak üzere toplam 7.203.204 adet küçükbaş olarak gerçekleşmiştir.

Kesimi yapılan bu hayvanlardan 987.482 ton sığır,100.058 ton koyun,37.525 ton keçi, 1.339 ton manda olmak üzere toplamda 2017 yılında 1.126.403 ton kırmızı et üretimi gerçekleşmiştir.

Ayrıca ülkemizde  2017 yılında 2.136.734 ton kanatlı eti ve 19.281 milyon adet yumurta üretimi gerçekleşmiştir.

 

 

Fiyatının pahalı olmasından dolayı bu benzetme yapılıyor. Ancak üretiminin çok zor ve maliyetinin yüksek olmasını gözden kaçırmayalım. Dünyada her ülkede fiyatı en yüksek besin maddesidir.

Mevcut et dünyada 300 milyon tondur. 2050 yılında 470 milyona çıkması gerekecek.

Tarım dünyada suyun %70’ ni tüketirken bunun üçte biri hayvancılığa gidiyor.

Dünyada yıllık buğday,çavdar,yulaf,mısır üretiminin %40 dan fazlası hayvan yemi olarak ayrılıyor ve bunu üretmek için 14 milyar hektar ekili alanın üçte biri kullanılıyor.

Bir kilo sığır eti üretmek için 15,500 litre su gerekiyor. Aynı su miktarı ile 12 kg buğday ya da 118 kg havuç üretmek mümkündür.

Bir hamburger yapmak içinse 3,5 metre kareden  fazla toprak lazım.

Bir sığır 9 ay gebe kalır, doğan yavrusunu 1,5 seneden önce kesemezsin bugün kırmızı et yok derseniz 2,5 -3 senede ancak üretebilirsiniz.

 

 

Ülkemizde kasaplık canlı hayvan ve karkas sığır eti ithalatı sadece Et ve Süt kurumu tarafından yapılmaktadır. Burada amaç belirli marketlerde kıyma ve kuşbaşı olarak üretilen etlerin daha uygun fiyatlardan  dar gelirli vatandaşlarımızın et yemesine imkan sağlamak için yapılmaktadır.

Besilik canlı hayvan ve damızlık canlı  hayvan ithalatları özel sektör tarafından da yapılabilmektedir. İthal edilen besilik canlı hayvanların yurt genelinde sekiz ay beslendikten sonra kesildiği değerlendirilirse aslında yerli üretimin azaldığı yani beslenecek hayvan sayısının yeterli olmadığı görülüyor.

Ülkemizin nüfusunun 81 milyon olduğu, 40 milyon turist ağırlayacağımızı dikkate alırsak et açığımız daha da büyüyecek, kendi kendimize yetecek ülke konumunda olmadığımızdan dolayı ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.

TÜİK verilerine göre 2017 yılının ilk 8 aylık döneminde tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatımız 2 milyar 986 milyon dolarken,ithalatımız 5 milyar 936 milyon dolar olmuş dolayısıyla tarımsal dış ticaret açığımız 2 milyar 955 milyon dolar olarak gerçekleşmiş.2018 yılının aynı 8 aylık döneminde ise tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatımız 3 milyar 293 milyon dolar,ithalatımız 6 milyar 810 milyon dolar olmuş,tarımsal dış ticaret açığımız 3 milyar 517 milyon dolar düzeyine çıkmış.Bu tablo gösteriyor ki Türkiye’nin tarımsal üretimi artık kendine yetmemektedir.

1994 yılında tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatımız 2 milyar 457 milyon dolar, ithalatımız 1 milyar 209 milyon dolardı, tarımsal dış ticaret fazlası 1 milyar 248 milyon dolar olmuştu.1990 yılında ülkemizin nüfusu 55 milyon, ekilen arazi 28 milyon hektar, 2018 yılında nüfusumuz 81 milyon, ekilen arazi 24 milyon hektar olmuş yaklaşık 4 milyon  hektar azalmış. Bütün bu rakamlar şunu açıkça gösteriyor ki hayvansal  üretimde dışa bağımlılığının ortadan kaldırılmasının tek yolu ÜRETİM dir. Bu konuya aşağıdaki sorularda değineceğim.

 

 

Bugün itibariyle   merkez bankası döviz kuruyla Et ve Süt Kurumundan Güney Amerika Menşeli canlı besilik hayvan alan  besici yaklaşık bir baş hayvanı 5.670 tl civarında mal ediyor.240 günlük besi süresi sonunda yem giderleri,işletme giderleri, tedavi aşı giderleri en az 3.519 tl masraf yapıyor.Maliyet hesapları en ince ayrıntısına kadar ulusal kırmızı et konseyi tarafından hesaplanmıştır. Toplamda bir baş hayvan 9.189 tl maloluyor.

Yine bugün itibariyle Et ve Süt Kurumu dahil ithal besilik dana kesim fiyatı 28 tl olarak belirlenmiştir. Kesimi yapılan bu hayvan %54 randımanla 297kg karkas et verir. Dolayısıyla satış fiyatı 8.316tl olur. Hayvan başına 873 tl zarar etmektedir.

Bu hesaplamada sermaye maliyeti yoktur.Her şeyin yolunda gittiği düşünülmüş,herhangi bulaşıcı hastalık olmadığı hiçbir hayvan ölmezse sonuç böyledir.

Tarım Bakanlığımızı vermiş olduğu  destekleri  daha da arttırarak  besicilerin üretimlerinin sürdürülebilmesi mutlaka sağlanmalıdır.

 

 

A-Türkiye’de kırmızı etin pahalı olmasının ardında yatan başlıca yapısal faktör hayvancılıktaki yüksek yem giderleridir. Karkas dana etinin maliyetine baktığımızda yüzde 55-60 besi hayvanı,30-35 yem giderleri,10-15 işçilik,ilaç,finansman giderlerinden oluştuğunu görürüz.Burada yem fiyatlarının önemi çok daha iyi anlaşılıyor.Besicilikte iki türlü yem kullanılıyor.

     a-Kaba yem:Mera,yem bitkileri,silaj,ot saman gibi.Kaba yem ve mera besiciliği yapan ülkeler kırmızı eti daha ucuza mal ediyorlar.Örneğin bazı Avrupa ülkelerinde yem fabrikaları yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla ülkemizde meraların ıslahı ve çoğaltılması önemli bir konu.Şu anda verilen destekler yetersiz kalmaktadır.

b-Karma yem:Çeşitli tahıllardan oluşan,yağlı tohumlar,kepekler,vitaminler karışımı fabrikasyon ürün.Karma yem üretiminde yerli girdiler yüzde 60 iken ithal girdiler yüzde 40 gelmiştir.Maalesef mısır, arpa,küspeleri ithal etmek zorunda kaldığımızdan kur fiyatlarının etkisi hemen hissediliyor.Şu anda 50kg’lık besi  yemi çuvalı geçen sene 42 TL bu sene 70 TL ,35kg kepek geçen sene 24 TL bu sene 40 TL, 50 Kg buzağı yemi 90 TL, saman 600 krş dan  satılmakta üreticiyi zor durumda bırakmaktadır.Ayrıca  ülkemizde yem bitkileri toplam ekim alanı içinde yüzde 11 dir. Bu en az yüzde 20 olmalıdır.Şu anda herhangi bir karma yem desteği verilmemektedir.

     B-Çiğ süt fiyatları çok önem arz etmektedir.Üretici sütten para kazanırsa bu işi sürdürebilir.Anaç sığır olursa danası,düvesi olur.Süt destekleri hayati bir konudur.Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir litre süt ile iki kilo yem alacak şeklinde destekler verilmelidir.Bugün bir litre süt ile bir kilo üçyüz gram yem bile alınamamaktadır.

 C-Banka hayvancılık kredileri ve kaynaklar verilirken seçici olunmalı gerçekten bu işi yapacak taşın altına elini koyacak üreticilere verilmeli.

     D-Kırsaldaki nüfusun yüzde 40 tan yüzde 20 nin altına düşmüş olması üretim açısından büyük risk oluşturmaktadır. Ayrıca kırsaldaki nüfus giderek yaşlanmaktadır. Gençleri köyde tutmanın yollarını aramak lazımdır. Bir takım destekler verilmektedir ancak bu destekler köyde tutmaya veya geri döndürmeye yetmemektedir. Örneğin köyde çalışan gençlerin sigortasının devlet tarafından belirli süre yatırılsa sosyal güvenliği olan gençler şehre gelmeyebilir. Bu konuda başka çalışmalar yapılarak tarımsal üretimi mutlaka arttırmalıyız. Ülkemizde 10 baş altı hayvan işletmesi yüzde 72,5 dur./10 ile 49 baş arası yüzde 25 dir./50 baş üzeri yüzde 2,5 dur. Buna göre küçük işletmelerin  önemi ortaya çıkmaktadır. Diğer önemli bir konu tapuları toplulaştırma kanunu gözden geçirilmeli, ekilmeyen boş arazi kalmamalı, ekmek isteyenlerin ,üretenlerin önü mutlaka açılmalıdır.

     E-Hayvan ıslahı, kültür ırkları çok önemli konulardır. Eğitim ,bakım sorunları, hayvan hastalıkları ile mücadele vb. ilave edilebilir.

 

 

İlimiz hayvancılık teşviklerinden maalesef mahrum kalmaktadır. Örneğin resmi gazetede yayınlanan düve desteği verilen illerin içinde yer almamaktadır. Bursa ve Kütahya da düve alanın yarısı hibe tesis yapanın yarısı hibe ama Bilecik te yapana hiçbir destek yok. Yine başka bir örnek Bilecik yıllardır IPPARD (Avrupa birliği destekli kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi)programı uygulanan iller içinde bir türlü alınmadı. Oysa komşu iller Bursa ve Kütahya da var. Bilecik te yok. Tarımsal ve hayvancılık teşvikleri eşit ve adil olarak 81 ilimize de aynı şekilde verilmeli. Bazı illere verelim bazılarına vermeyelim şeklindeki uygulamalardan Bilecik olarak çok çektik. Bizi küçük il olarak düşünülerek  mi, yoksa ilimizde hayvancılık yapan üretici olmaz mı, ya da ilimizde hayvancılık potansiyelini az olarak mı görüyorlar, bilmiyorum. Bu ilimize verilen teşvik adaletsizliğini mutlaka aşmamız lazım.

 

 

Hiçbir zaman ümidimi kaybetmedim. Türkiye hayvancılıkta ihracat yapan, istikrarlı,verimli, rekabetçi bir ülke olacaktır. Bu potansiyelimiz vardır. Bakanlığımızla, vekillerimizle, valiliğimizle, il müdürlüklerimizle, bürokratlarımızla, besicilerimizle, çiftçilerimizle, üreticilerimizle  el ele vererek aşamayacağımız  hiçbir sorun yoktur.

Çok çalışacağız ÜRETECEĞİZ…ÜRETECEĞİZ..ÜRETECEĞİZ..

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.