DOLAR
32,5668
EURO
34,9572
ALTIN
2.444,34
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
22°C
Bilecik
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Çok Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
19°C

KİMSESİZLERİN AYI ŞEHR-İ RAMAZAN

Bizleri, on iki ayın sultanı, af ve mağfiret ayı mübarek Ramazan-ı Şerif ayına kavuşturan Rabb-i Zül’Celal’e sonsuz hamd-ü senâlar olsun. Habib-i Edib’i Rasulü Ekrem (A.S.)’e Âline ve Ashabına salat ve selamlar olsun. Bu ayın kıymetini bilip, en güzel şekilde değerlendirmeyi Cenab-ı HAKK, cümlemize nasîbi müyesser eylesin. Alemi İslama hayırlı mübarek eylesin.

               Ramazan; Kur’an , oruç ve sabır ayıdır.

Ramazan ayıYüce Mevla’nın mü’minler’e büyük bir ihsanıdır. Çünkü Ramazan; Kur’an , oruç ve sabır ayıdır. İyilik, güzellik, rahmet ve mağfiret ayıdır. Tevbelerin, duaların, hayır ve hasenatın kabul olduğu  müstesna bir zaman dilimidir. Rahmet ve mağfiretin, feyz ve bereketin bol olduğu bir aydır. Bu ay, mü’minler’in, günahlardan ve cehennemden kurtulmalarına vesile olan değeri büyük yüce bir aydır. Bizleri böyle mübarek bir mevsime yeniden kavuşturan Yaratana ne kadar şükretsek, ne kadar hamd-ü senada bulunsak azdır.

Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şerif’lerde adı geçen Ramazan: kelime olarak yüksek dereceli sıcaklık veya güneşin şiddetli hararetiyle yerin ve taşların ısınması ve kızması anlamına gelmektedir.

Oruç tutan kimsenin ciğeri susuzluktan hararetten yanıp, açlıktan kavrulduğu gibi; günahları da bu ayda yanıp , kavrulup yok olduğu için  bu aya “Ramazan” denmiştir.

Ramazan ; Yüce Kitabımız Kur’an’ı Kerim’in  indirilmeye başlaması, Oruç ibadetin bu aya tahsis edilmiş olması  ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni son on gününde barındırması münasebetiyle Allah Taala’nın  özel şeref ve fazilet bahşederek her sene mü’minlere lutfettiği manevi bir zaman dilimidir

              Ramazan Ayı Kur’an Ayıdır:

İnsanlığa ve bütün mahlukâta hidayet kaynağı, Kalplere nur, gönüllere şifa, mü’minler’e rahmet olan Kur’an’ı Kerim, bu ay içerisinde ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinde inmeye başlamıştır.

Cenab-ı Hakk, Bakara Suresinin 185. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

” Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.”

Ramazan ayında indiği bildirilen Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim, son semavi kitaptır. O,değişmez ilahi  bir kanundur, Hükümleri kıyamet’e kadar devam edecektir. İnsanlığı iyiye, güzele, doğruya götürecek olan tek hayat kaynağıdır. Yüce Rabbimiz Ayet-i Kerime’lerinde şöyle buyuruyor;

” Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” ( İsra / 9 )

Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” ( Yunus/ 57 )

Ramazan Ayı, Rahmet Ve Mağfiret Ayıdır:

Kur’an-ı Kerim’de ve Rasulullah (A.S.) Efendimiz’in dilinde övülen Ramazan ayı; İlahî rahmet ve mağfiret deryasının coşup, taştığı bir aydır. Kalbimizi ve bütün organlarımızı kötülüklerden kurtarmak ve ibadetlerle Yüce Mevlâ’nın sonsuz rahmet ve mağfiretine erişmek için, bu ay kaçırılmaması gereken çok büyük bir fırsattır.

Rasûlü Ekrem (A.S.) EfendimizHadis-i Şeriflerinde :

“Kim,Ramazanın faziletine inanarak ve mükafatını ALLAH (C.C.)’tan umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları  affedilir.”

“Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır. Cehennemin kapıları kapanır. Ramazan’da şeytanlar zincire vurulur.”  Bir münâdi şöyle çağırır:

                -Ey hayrı isteyen! Kolları sıva

                -Ey şerri isteyen! Vazgeç ondan. (Bu ayda) ALLAH (C.C.)’ın her gece ateşten azad ettikleri vardır.”  buyurarak;

Ramazan ayına kavuşup da, o ayı ALLAH TAALA’ ‘nın razı olduğu şekilde geçirenleri Rabbimizin, af ve mağfiret edeceğini sonunda cehennem ateşinden kurtuluşa vesile kılacağını müjdeliyor.

Ramazan Ayı Oruç Ayıdır:

İslamın beş temel şartından biri olan oruç, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Farziyyeti, Kitap ve  Sünnet  ile sabittir. Bundan dolayı farz olduğunu  inkar etmek küfür, farz olduğunu bilerek mazeretsiz olarak oruç tutmamak ise büyük bir günahtır.

Ayet-i Kerime’de;

              “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” ( Bakara / 183 )

Hadis-i Şerif’lerde;

“Muhakkak ki, Allah Ramazan’da oruç tutmayı farz kıldı. Ben de ondaki namazı (Teravihi), size sünnet kıldım. Kim bu ayda inanarak ve mükafatını  yalnızca Allah’tan umarak oruç tutar ve namaz kılarsa, anasından doğduğu gündeki gibi günahlardan kurtulmuş olur.

               “Oruç bir kalkandır. Oruçlu kem söz söylemesin. Oruçlu, kendisiyle itişmek ve sataşmak isteyene iki defa: “Ben oruçluyum” desin. Ruhum yed-i Kudretinde olan Allah(CC)’a yemin ederim ki, oruçlunun (açlıktan dolayı oluşan) ağız  kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.

Bir başka Hadis-i Şerif’te de şöyle buyrulmaktadır:

“Mübarek Ramazan ayı geldi, onda oruç tutmanızı size farz kıldı. O ayda gök kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve azgın şeytanlara prangalar vurulur. Allah Taala (CC)’ın, o ayda bin aydan daha hayırlı bir gecesi vardır. O gecenin hayrına nail olmayan büyük bir mahrumiyete uğramıştır.”

Orucun Büyük Sevabı Vardır:

Mü’minlerin iman ve ihlaslarının en büyük delili olan oruç, sevabı ve mükafatı çok büyük olan bir ibadettir. Her Müslüman orucunu büyük bir samimiyetle ve yalnız ALLAH (C.C.) için tutarak, onun büyük sevabına erişmeye çalışmalıdır.

Rasûlü Ekrem (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“ALLAH’ın kitabında müsaade ettiği durumlar haricinde, Ramazanda bir gün orucunu bozan kimse, ömrü boyunca oruç tutsa, Ramazanda tutmadığı o günü ödeyemez.”

Ebû Hüreyre (R.A.)’den rivayet edilen diğer bir Hadisi Şerif’te de şöyle buyrulmaktadır:

“Adem oğlunun her ameli kat kat verilir. Bir iyilik on mislinden yedi yüze kadar mükafatlandırılır. Yalnız Oruç müstesna. Onun mükafatını ben veririm. Zira yemesini ve nefsanî arzularını, sırf benim için terk ediyor. Oruçlu için iki sevinç anı vardır: Biri iftar ettiği an, diğeri de Allah Taala’ya’ya kavuştuğu andır. Ağzının kokusu da ALLAH (C.C.) katında misk kokusundan daha hoştur.” 

                “Cenab-ı Hakk buyurmuştur ki: Oruçlu kimse benim için yemesini, içmesini, cinsi arzularını bırakmıştır. Oruç, doğrudan doğruya bana yapılan bir ibadettir. Onun ecirini de ben veririm. Halbuki başka ibadetler on misliyle ödenmektedir.”

 

               Oruç Cehennemden Korur, Cennete Götürür:

Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu bu ay, bütün  mü’minler için tutacakları oruç ve yapacakları diğer ibadetlerle nefislerini terbiye ederek; af ve mağfirete, Rabbani lutuf ve ikramlara, sonsuz ecir ve sevaba, netice olarak Rızay-ı İlah’ye ulaşabilecekleri tam bir fırsat ayıdır.

Ramazan ayında, ihlas ve samimiyetle oruç tutan mü’minlerin varacağı yer Cennet’tir. Rasûlü Ekrem (A.S.) Efendimiz şöyle müjdelemiştir:

“Cennet’te Reyyan adında bir kapı vardır. Kıyamet Günü’nde oradan yalnız oruçlular girer. Onlarla birlikte başka kimse giremez. Nerede oruç tutanlar? Diye çağrılır ve onlar da o kapıdan girerler. Sonuncusu da girdimi artık kapı kapanır, kimse giremez.”

Ashab-ı Kiram’dan Ebû Ümâme (R.A.):

“Ya Rasûlullâh! Bana bir amel öğret ki, Allah Taala onunla beni mükafatlandırıp Cennet’e koysun.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (A.S.) Efendimiz şöyle buyurdu:

             “Oruca devam et, onun misli yoktur.”

Görüldüğü gibi oruç, mü’minleri Cennet’e götürecek bir ibadettir. Öyleyse, oruçlarımızı her sene olduğu gibi  eksiksiz  olarak, tam bir samimiyetle tutalım ve bu büyük müjdelere nail olmaya çalışalım!..

              Oruç tutan her Müslüman yalan, hile, kötü söz ve kötü davranışlardan da uzaklaşmalıdır. Orucunu bütün varlığı ile ve yalnız ALLAH (C.C.)’ın rızası için tutmalıdır. Gerçek oruç, sahibini kötü fiil ve davranışlardan koruyan oruçtur. Yoksa oruç sadece yemeyi ve içmeyi terk etmek değildir.

               Oruçlunun Bütün organları günaha karşı oruçlu olmalıdır.

Nitekim  Rasûlullah (A.S.) şöyle buyurmuştur:

“Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa ALLAH ‘ın, onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”

                “Nice oruçlu vardır ki; orucun ona açlıktan başka bir faydası yoktur.

Yalnızca ALLAH (CC) rızası gözetilerek tutulan oruç, sahibini Cehennem ateşinden korur. Nitekim bu hususta  Peygamber Efendimiz (A.S.)  şöyle buyurmuştur:

“Savaşta sizden birinizi koruyan bir kalkan gibi, oruçta Cehennem’den koruyan bir kalkan, ateşe karşı bir siperdir.”

“Oruç (günahlara karşı sığınılacak) Kaledir.”         

               

              Ramazan Paylaşma, Yardımlaşma, Kaynaşma Kimsesizlere Kimse Olma ayıdır.

Ramazan ; yardımlaşmanın dayanışmanın, yaraları sarmanın, ihtiyaç içerisinde olanların dertleri ile dertlenmenin zirveye çıktığı bir aydır.Oruç, fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, yüce Allah’ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O’na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır. Öksüzlerin, Yetimlerin, Evlat  ilgisinden mahrum zavallı Yaşlıların, Anne sevgisi-baba şefkatine muhtaç çocukların, Sokakta yaşamaya mahkum bırakılmış insanların, Gariplerin,  Sahipsizlerin Kimsesizlerin Kimsesi olur.

Dünyevi her türlü nimete, imkana ve fırsata sahip oldukları halde toplum içerisinde yalnız kalmış, kalabalıklar arasında adeta kaybolmuş asrımızın modern kimsesizlerine de; yalnız olmadıklarını “bütün müminlerin kardeş olduğunu” hatırlatacak  dokunuşlar, ziyaretler, tavır ve davranışlar sergiler. Onları da iftarlarına, sahur sohbetlerine, dualarına dahil eder. Böylece onlara dostluk elini uzatarak, toplumun müstesna bir ferdi, Allah’ın sevgili bir kulu ve evrenin en kıymetli varlığı olduğu yeniden fark ettirerek çaresiz, yalnız, sahipsiz ve kimsesiz olmadıklarını hissettirir. Kendisi kimsesiz kaldı ise bu defa “Kimsesizlerin Kimsesi” ne, yani Rabbi’ne sığınır.

Dolayısıyla mümin, imanından kaynaklanan hassasiyet ile çevresinde ihtiyaç sahiplerini araştırıp onların dertlerine derman olmaya çalışmalıdır. Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekir ki, mal da mülk de Allah’ındır. Allah kullarını bunlarla imtihan eder.       “Bir mahallede bir kişi aç kalırsa, o mahalle halkının tamamı Allah’ın korumasından çıkar”

Oruçlu Müslüman, başına gelen belâ ve musibetleri karşı sabır ve metanetle karşılamalıdır.  Oruç tutmak suretiyle açlık ve susuzluk ıstırabını tadan kimse; aç ve susuz kalanların hallerini düşünmeli, kimsesizlere, fakirlere, yoksullara, komşulara el atıp ikram ve inamda bulunmalı, elinin altında çalışanların işlerini Ramazan hürmetine hafifletmeli onlara şefkat ve merhamet elini uzatmalıdır.

Oruç, inanan insanı dünya ve ahiret saadetine ulaştırır. Cenab-ı Mevla’nn kuluna rahmet, bereket ve mağfiretini kazandırır. Hakikî manada oruç tutabilenler Cenabı Mevla’nın sevgi ve rızasına ulaşırlar. Ne mutlu bu gerçeği kavrayanlara!.

Büyük ecir ve sevaplarla dolu olan Ramazan ayına girerken, bu ayı ihya etmek üzere hazırlıklı olmalıyız.  Bunun için maddî ve manevî kirlerden temizlenmeli, işlediğimiz günahları terk ederek Cenab-ı Hakk’a hulus-i kalp ile tevbe ve istiğfar etmeliyiz. Kul hakkıyla huzuru İlahiye çıkmamak için gayret sarf etmeliyiz. Kötü davranışlardan uzak durmalıyız.

Ramazan ayının gündüzlerini oruçla, gecelerini namaz, zikir, dua, tevbe ve istiğfarla geçirmeliyiz. Kur’an ayı olan bu ayda Kur’an-ı çok okumalı, okuduklarımızı anlamaya çalışmalı, anladıklarımızı da hayatımızda yaşamaya gayret göstermeliyiz.

Şehr-i Ramazanın hanelerimize bolluk ve bereket, aile efradımıza sıhhat ve afiyet, beldelerimize huzur ve sükunet  ülkemize barış ve emniyet getirmesi niyazı ile Ramazan-ı Şerifiniz Mubarek olsun.

Necati  AKKUŞ /  Bilecik Müftüsü

ÇOK BEREKETLİ BİR YIL GEÇTİ 2ii

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.