DOLAR
32,3290
EURO
35,0804
ALTIN
2.292,31
BIST
8.982,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Parçalı Bulutlu
23°C
Bilecik
23°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
27°C
Cumartesi Az Bulutlu
26°C
Pazar Açık
27°C
Pazartesi Az Bulutlu
28°C

Kadına Şiddet Kabul Edilemez

Kadına Şiddet Kabul Edilemez

Türk Büro Sen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Yazılı Basın Açıklaması;

Dünya kadınlar gününün tüm kadınların toplumda hak ettiği, layık olduğu yere gelmesi, kadınların toplumların kanayan yarası haline gelmiş sorunlarının masaya yatırılması, tartışılması ve çözümü için bir vesile olmasını diliyoruz.

Kadınlarımızın maruz kaldıkları şiddet, aile içindeki statüsü, eğitimi, öğrenimi, çalışma hayatı, mesleki kariyeri, bilim ve teknolojiye eşit erişimi konularının üzerinde önemle durulması gerekmektedir.

Maalesef Dünyanın birçok çatışma bölgesinde cinsel şiddet bilinçli ve sistematik bir şekilde kadınları ve tüm toplumu sindirmek için uygulanmaktadır. Ayrıca, kadınların ve kız çocuklarının kabul edilemez bir şekilde evde, okulda, iş yerinde ve toplum içinde şiddete hem de çoğunlukla en yakınlarının uyguladığı şiddete maruz kalması kabul edilemez bir durumdur.

Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Ajansı’nın 42 bin kişi ile yaptığı araştırmaya göre, Avrupa Birliği (AB) üyesi 28 ülkede her üç kadından biri şiddet görüyor. Araştırmaya göre kadınların yüzde 33’ü fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. AB genelinde kadınların yüzde 22’si ise eşleri tarafından şiddete uğruyor.

Türkiye’de ebeveyn izni olmadan evlenmede yasal alt sınır kadınlarda ve erkeklerde 18 yaş, ebeveyn izni ve mahkeme kararıyla evlenmede yasal alt sınır ise kadınlarda ve erkeklerde 16 yaştır.

Erken yaşta evlilik ve annelik, kız çocuklarının ruhsal ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkilemenin yanı sıra, çocukların sosyal ve ekonomik durumlarını, eğitim hizmetlerinden yararlanmalarını ve istihdama katılımlarını da olumsuz etkilemektedir.

2011 yılında, okuryazar olmayan evli kadınların %74,9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş iken, lise veya dengi okul mezunu kadınlarda bu oran %4,8’e, Yükseköğretim mezunu kadınlarda ise %1,9’a kadar gerilemiştir. Bu çarpıklığı giderebilmek için devletin, kadının annelik görevi ile kamu görevi arasında bir denge kurması gerekmektedir.

 

EĞİTİMSİZLİK, CİNSİYET AYRIMCILIĞINA SEBEP OLUYOR

Maalesef, tüm dünyada kadınlar cinsiyet ayrımcılığına tabi tutulmaktadır. Eğitimde ulusal ve uluslararası seviyede hala büyük farklılıklar göze çarpmakta olup, büyük oranda kız çocuklarının okula hiç gidemediği ya da eğitimlerini devam ettiremediği veya çok az bilgi ve birikimle okulu bitirebildiği görülmektedir.

Ülkemizin kişi başına milli geliri esas alındığında dünyanın en büyük 17. Ekonomisi olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu ekonomik büyümenin topluma ve özellikle de kadınlara eşit ölçüde yansıdığı, sosyal kalkınmayı doğrudan beraberinde getirdiği ve bölgesel eşitsizlikleri azalttığı söylenemez.

2012 verilerine göre ülkemiz Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği endeksinde 68. sırada, Dünya Ekonomi Forumu 2013 Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’nda ise 136 ülke içinde 120.sırada yer almaktadır.

Türkiye’de 2012 yılında okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı %1,4 iken, kadınlarda bu oran %7’dir. Bu durum yetişkin kadın nüfusun eğitim durumu, kadın istihdamı ve kadın yoksulluğu açısından önemli bir göstergedir.

SON 20 YILDA KADIN İSTİHDAMI GERİLEDİ

Dünya Bankası’nın ‘İşte Cinsiyet 2013’ raporuna göre, son 20 yılda 15-64 yaş grubu kadınların iş gücüne katılımları %57’den, %55’e gerilemiştir.

Kadınlar diğer birçok alanda olduğu gibi iş ve sanayi dünyasının üst kademelerinde de oldukça yetersiz oranda temsil edilmektedir.

Kadın girişimciler genellikle küçük firmalarda ve az karlı sektörlerde faaliyet gösteriyorlar. Ücretli çalışan kadınlar ise daha çok geçici ve yarı zamanlı işlerde, daha düşük katma değer yaratan sektörlerde istihdam ediliyorlar. Dolayısıyla, kariyer ve ilerleme imkânları daha az. Yine rapora göre,  ILO’nun 83 ülkenin verilerini kullandığı bir analizinde, ücretli çalışan kadınlar aynı vasıf seviyesindeki erkeklerden ortalama olarak %10 ile % 30 düzeyinde daha az kazanıyor.

İŞGÜCÜNE KATILIMDA KADINLARIN ORANI ERKEKLERİN ORANININ ÜÇTE BİRİ

Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı cinsiyet ve yaş gruplarına göre incelendiğinde, tüm yaş gruplarında erkeklerin işgücüne katılma oranı kadınlara oranla daha yüksektir.

2011 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde işgücüne katılma oranı %47,5 olup, bu oran erkeklerde %69,2, kadınlarda ise %25,9 oldu. AB üyesi ve aday ülkeler arasında kadınların işgücüne katılma oranının en düşük olduğu ülke Türkiye’dir.

Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadın oranı 2011 yılında Türkiye genelinde %31,8, erkek oranı ise %3,8’dir.

Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Türkiye’de kadınların işgücüne katılımlarının düşük olmasında, ücretsiz aile işçisi olarak istihdam edilen kadınların kırdan kente göç nedeniyle işgücünün dışında kalmalarının ve kadınların ev işleri ve çocuk bakımıyla meşgul olmak suretiyle aile bütçesine daha fazla katkı yapabilecekleri yönündeki inancın etkin olduğu tespitine yer verilmektedir.

Karar mekanizmalarına katılıma bakıldığında da, kadınların siyasette öne çıktığı ülkelerde dahil olmak üzere dünyada kadın devlet ya da hükümet başkanına sahip ülke sayısı yüzde 10’u geçmemektedir.

Kadınlar siyasi alanda erkeklere göre daha az yer almaktadır (TBMM’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında %4,5 iken, 2013 yılında bu oran %14,4’e yükselmiştir. Türkiye’de 2013 yılında kadın bakan sayısı 1) 43 ilin kadın milletvekili bulunmazken,  45 ilde de il genel meclisinde kadın meclis üyesi bulunmamaktadır.

Türkiye’de 2013 yılında kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı %9,3, kadın hâkim oranı ise %36,3, akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için %28,1, kadın polis oranı ise yıllara göre bir değişiklik göstermeyerek 2013 yılında da %5,5 oldu.

Bu bağlamda, kadınların kamu ve toplumsal yaşamın tüm alanlarına tam anlamıyla katılması sağlanmadıkça bilinmelidir ki sürdürülebilir, barışçı ve adil toplumu yaratmak mümkün olmayacaktır.

Türk Büro-Sen Bilecik İl Temsilciliği olarak;

Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarım.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.