Covid-19 Sonrası Kalıcı Sekeller Oluşabilir Mi. Eskişehir – Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nesrin Ekici Aksoy, yeni tip koronavirüs (covid-19) salgını sonrasında gündeme gelen en çok merak edilen ”Aşılanalım mı?” sorusuna cevap niteliğinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Gaye Usluer’in konuşmacı olarak katıldığı online bir toplantı düzenledi.
Prof.Dr. Usluer, COVID-19 salgını başladığında gerçekleştirdiği bir konuşmasında,” 21. yüzyılda bu bir öykü olacak hepimiz için. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları için ilk gerçek öykü olacak ve pandeminin öyküsü bittiğinde yazılacak ” dediğini hatırlatarak, devam eden bu öykünün hala yazıldığını ve başta yazılanların başka bir yere evrildiğini belirterek, öykü tamamlandığında çok farklı noktalara değinileceğini, eksikliklerin görüleceğini, iyi kilerin olacağını ama öykünün hala devam ettiğini kaydetti.
Prof.Dr. Usluer, covid-19 salgınının başladığı günden bu yana neredeyse 12 ay olduğunu ( Türkiye’de İlk Koronavirüs Vakası ) belirterek, yeni bir etken herkesin duyarlı olduğu, hiç kimsenin tanımadığı ve yeni tanıştığı, tanışıklığı çoğaltmaya çalıştığı bir hekim grubu olduklarını ifade etti. Çok sayıda yayının olduğunu ve bu yayınların bir kısmının hızlı bir şekilde çöp haline geldiğini ,bir kısmının ise, ”Evet işte tamam oldu” dediklerini ancak tarihsel olarak eski pandemilere baktıklarında daha başlarken, bu pandeminin çok ciddi sağlık sorunu olacağını ve çok sayıda hastanın kaybedileceğini, hatta post covid hastalıkları da konuşmaya başlanacağını dile getirdiklerini söyledi.
Sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar ve siyaset başlıklarında son durumu değerlendiren Prof.Dr. Usluer, hızlı yayılım gösteren covid-19 ile ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ilk bir milyon vakaya 1 ayda, son bir milyon vakaya 1,5 günde ulaşıldığını bildirdiğini hatırlatarak, çözümün tek çıkış yolunun aşı olduğuna vurgu yaptı.
”Neredeyiz? Hangi aşamadayız? ”sorusuna genel olarak verilen cevabın ”2. dalga” olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Usluer, bazı ülkeler için ise 3. dalgadan bahsedildiğini, 2.dalganın 1. peak’i, 2. peak’i gibi bu konuda yani bir karmaşanın olduğunu ifade ederek, bunu basitleştirerek cevaplamak gerekirse; 8 Haziran’a kadar ki dönemi 1. dönem, o arada normal olmayan yeni normal dönem ve Temmuz sonrasında başlayan, Eylül’den sonra giderek ivmesi artan başka dönemden bahsetmek gerektiğini söyledi. Bugünü kıyaslamanın en güzel yolunun ise, 11 Mart – 8 Haziran verileri ile Temmuz ayı sonrasında başlayan, Eylül’den sonra giderek ivmesi artan döneme bakıldığında Türkiye’nin 8 Haziran’dan daha kötü bir durumda olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğini kaydetti.
Etkenin bir çok özelliğinin tanımlandığını kaydeden Prof.Dr. Usluer, bazı noktalarda neler yapalım neler yapmayalım konusunda toplumsal kararlılıkların oluştuğunu belirtti.
Usluer, covid-19’un damlacık yoluyla bulaştığının bilindiğini söyledi.
Covid-19 İmmün Sistem İlişkisinin karmaşık bir ilişki olduğunu ve hastalığın ilk 7-10 gününde kişi, organizma, covid-19 etkeniyle savaşırken ondan sonraki sürecin, kişinin kendi bağışıklık sistemiyle savaşımına döndüğünü belirten Usluer, sitokin fırtınası denilen olayın içinde artık covid-19 olmadığını, tamamen kendi bağışıklık sistemiyle yapılan bir savaş, bir uğraşı ve bunun sonuçlarının var olduğunu ifade ederek, muhtemelen kalıcı sekellerin (bir hastalıktan kalan doku bozukluğu.) olabileceğini bildirdi.
Post Covid Hastalıklar
Usluer, bir çok branşın ayrı klinikler açmak zorunda olacağını, başta göğüs hastalıkları olmak üzere post covid hastalıkların takip edildiği, örneğin; kardiyoloji ile ilgili bir grup hasta izleneceğini, örneğin; nöroloji’de bu grup hastaların izlendiği bir alan olacağını, yani karmaşık bir sürecin yine başında olduklarını ifade etti.
Koronavirüs Covid-19 risk gruplarına ilişkin olarak, 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan kişilerin risk gruplarında bulunduğunu kaydeden Usluer, özellikle Türkiye’de bu tanımlamaların 65 yaş üstüne çok büyük bir yük yüklediğini, sanki onlar eve kapandığında, sanki onlarını evin içinden hiç çıkarmadığımızda her şey düzelecek gibi bir algının olduğunu ve aylardan beri evlerinde kapalı oldukları halde hiç bir şeyin değişmediğinin altını çizerek ”Demek ki kilit, 65 yaş üstünü eve kapatmak değil” ifadesinde bulundu.
Çocuklarla ilgili bilgilerin çoğaldığını belirten Prof.Dr. Usluer, özellikle Türkiye’de okulların açık olduğu 2 haftalık sürece bakıldığında Türkiye’de vaka sayısının en hızlı arttığı dönemin aslında okulların açıldığı o süreç olduğunu dile getirerek, okulların açılmasının vaka artışına ciddi anlamda katkı sunduğunu söyledi. Çocuklarda enfeksiyon, semptomatik enfeksiyonun daha az olduğunu ifade eden Usluer, ” Çocuklarda yaşam kaybı az ama yok mu değil ” ifadesinde bulundu. Usluer, yavaş yavaş acil çocuk polikliniklerine çocuk hastaların da başvurduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Usluer, konuşmasının devamında, ‘Mutasyon var mı, İlaç ve aşı çalışmaları, Bilimin işlevi ve duruşu’ gibi konulara değindi.
Konuşmanın tamamını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.