BİLGİ OKURYAZARLIĞI NEDİR?
“Bilgi okuryazarlığı “bilgiyi bulmak, almak, analiz etmek ve kullanmak yetisi” olarak tanımlanmıştır. Diğer bir ifadeyle ise “bilgi okuryazarlığı”; bilgiye ne zaman ve neden ihtiyaç duyduğunuzu, nerede bulabileceğinizi, nasıl değerlendireceğinizi ve etik bir biçimde nasıl ileteceğinizi bilmektir.
Bu tanımlama kapsamında bilinmesi gerekenler şunlardır:
– Bilgiye olan ihtiyacımız
– Mevcut kaynaklar
– Bilgiye nasıl erişileceği
– Elde ettiğimiz sonuçları değerlendirme gereği
– Sonuçlarımız ile nasıl çalışacağımız veya onlardan nasıl yararlanacağımız
– Bilgiyi kullanmakta etik ve sorumluluk
– Gerektiği durumlarda sonuçları nasıl ileteceğimiz ya da paylaşacağımız
“Bilgi okuryazarlığı” karmaşık ve değişken bir dünyada gerekliliği gittikçe artan ömür boyu eğitim için temel oluşturmaktadır.
“Bilgi okuryazarlığı”, gelişmekte olan bilgi toplumlarını anlamanın, bu toplumlardaki bilgi akışına aktif bir biçimde katılmanın ve ondan tamamen yararlanabilmenin temeli ve ön şartıdır.
Aynı zamanda bilgiye erişimi sağlayan ve toplumun sağlığı, refahı ve esenliği üzerinde gerçek bir etkisi olan güçlü bir toplum aracıdır.
Türkiye bu değişen dünyanın bir parçasıdır; Türk toplumu bilgi toplumuna dönüşme sürecindedir. İnsan kaynakları, iyi eğitim almış profesyoneller,eğitilmiş ve bilgi ile donanmış vatandaşlar, demokratik ve bilgiye dayalı bir toplumun hayati unsurlarıdırlar.
Bilgiye erişim, ne Türkiye’de ne de dünyada eşit dağıtılmıştır. “Bilgi okuryazarlığı” seviyesini yükselterek, bilgi zenginleri ve bilgi yoksulları arasında bulunan boşluğu ve dijital uçurumu azaltabiliriz.
Son on yılda İnternet kullanımının artması ve bilgi patlaması bilgi yüklenmesi veya veri pusu ile birlikte, bilgiyi değerlendirme, seçme, düzenleme ve etkin bir biçimde iletme yetisi sadece araştırmacı ve akademisyenler için değil, aynı zamanda her vatandaş için vazgeçilmez yetenekler haline gelmişlerdir.
Bilgi Okuryazarlığı bilincine erişilmesiyle birlikte kütüphanelerin ve kütüphanecilik mesleğinin de önceliklerinin değişmekte olduğu görülmekte ve beklenmektedir. Bununla birlikte; kütüphanelerin hem resmi hem de gayri resmi eğitim ve öğretim konularında bir araç ve kolaylaştırıcı unsur olmaları, toplum gelişimine katkıda bulunmaları ve sadece kişisel gelişim ile keyfi zamanın geçirileceği ortamlar ve fırsatlar sağlayan araçlar olarak kalmayıp, sosyal katılımı teşvik eden yerler olarak da etkin olmaları beklenmektedir.