Prof. Dr. Söylet, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, yaptığı konuşmada, her sorunun çözümünün ve toplumların refahının artmasının, yenilikçi beyinlerle ve araştırmayla mümkün olabileceğini söyledi.
Ülkede üniversite-sanayi iş birliğinin zayıf durumda olduğunu ancak gelecek yıllarda üst sıralara çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Söylet, şöyle konuştu:
“Üniversiteler, bilgiyi üretme, aktarma ve toplum hizmeti olmak üzere üç temel görevinin yanı sıra asıl görevi, hikmet ve gerçeği aramak. Hikmet ve gerçeği arayan insanların çok rahat ortamlarda, katiyen kendilerini baskı altında hissetmeden bulunmaları, istedikleri gibi düşünmeleri ve uçuk fikirleri de savunarak, çok rahat bir şekilde paylaşabilmeleri gerekir. Yükseköğretim kurumları, artık özellikle hızlı gelişen ve iddia sahibi ülkeler için, gelecekte stratejik planlarında büyümeyi, gelişmiş bir ülkeyi hedefleyen, Türkiye gibi ülkeler için çok önem bir hale geliyorlar. Araştırma ve inovasyon, artık ürüne dönüşsün ve bu ürün, toplumun hayatında bir şeyleri değiştirsin ve ülke içinde katma değer yaratsın istiyoruz. Çünkü, günümüzde, her sorunun çözümü ve toplumların refahının artması, yenilikçi beyinlerle ve araştırmayla mümkündür.”
İlkel tarım ve sanayi toplumlarının ardından, bilgi toplumunun ortaya çıktığını ve bu dönemde her şeyden çok bilgili insanın ve bilginin önem kazandığına dikkat çeken Prof. Dr. Söylet, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu dönemde, hepimiz herkesten, her şeyden, başka ülkelerden ve etrafta olup bitenlerden haberdar oluyoruz ve dolayısıyla gerçekten bir köyde yaşıyormuşçasına, herkesin kaderi aslında diğerlerini çok etkiler hale geliyor. Bu dönemde, yetişmiş, donanımlı, bilgili insanın ve bilginin değeri çok arttı. Bilgi toplumunda, araştırmalarla yeni bilgiyi üretiyor ve üretilen bilgilerin, eğitim teknolojileriyle öğrencilere ve topluma aktarılması sağlanıyor. Bir yılda, dünyayla paylaşılan bilginin oranı, 2 katına çıkmış durumda. Bilgi toplumu dönemi yerini yavaş yavaş “Ortak akıl” dönemine bıraktı. üstümüze üstümüze gelen milyonlarca bilgi var. Onların arasında doğru olanları hem kendi refahımız ve gelişimimiz hem de toplumun refahı için seçip, ortak bir iradeyle kullanmak için artık farklı bir döneme ve anlayışa ihtiyaç var. Bu, bizim için üniversite-sanayi iş birliği gibi aslında bütün kurumların birbirleriyle çok yakın işbirliği içinde olmalarına çok önemli bir gösterge ancak birlikte bir şeyler yapıldığında, “sinerji” ortaya çıkmış oluyor. Bu aslında bize yabancı bir kelime biz ona “bereket” diyoruz. Bilginin işletilmesi de önem kazandı. Çünkü, toplumlar üniversitelerden bir çok şey bekliyorlar ama en çok kendilerine dokunan, topluma dokunan araştırmalar istiyorlar. Dolayısıyla, bana göre çağımızın sihirli kelimesi işbirliği ve ortaklıktır.”
Konferansın ardından, Vali Halil İbrahim Akpınar ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan ile Pazaryeri Kınık Köyü Muhtarı Salim Yaşar, Rektör Söylet’e çeşitli hediyeler verdi.
Programa, Vali Akpınar’ın eşi Dr. Nihal Akpınar, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Yaşar, Vali Yardımcısı Süleyman Deniz, BilecikÜniversite Sanayi İşbirliği Derneği Başkanı Levent Özdaği, Edebali Araştırma ve Kültür Derneği Başkanı Arif Durmuş, Bilecik Erzurumlular Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanı Lütfi Akyüz, protokol üyeleri, öğretim görevleri ve vatandaşlar katıldı.