DOLAR
32,5110
EURO
34,8958
ALTIN
2.455,36
BIST
9.889,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Hafif Yağmurlu
22°C
Bilecik
22°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Metin Feyzioğlu ve Süheyl Batum Bilecik’teydi

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ile Anayasa profesörü ve CHP eski Milletvekili Süheyl Batum yeni Anayasa ilgili bilgilendirme toplantısı yapmak üzere Bilecik’te bilgilendirme toplantısı yaptı.

Bilecik Belediye Kültür Sitesinde düzenlenen toplantıda konuşan Batum, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyetinin yeni varolmuş bir Devlet bir Cumhuriyet olmadığını, Türkiye Cumhuriyetinin 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması üzerine kurulduğunu hatırlattı ve Osmanlı’nın yıkılışının sebebinin ekonomik sıkıntılar ve çağa ayak uydurmamanın yanı sıra bütün siyasal gücün Enver Paşa örneğini vererek imparatorlukta tek kişinin eline geçmesine bağladı.
Her köşesi işgal edilmiş imparatorluktan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının peşinden giden Türk Milleti’nin hep beraber Kurtuluş Savaşı vererek Türkiye Cumhuriyetini kurduğunu anlatan Batum, o günden bu yana Cumhuriyetin geleceğini bir kişinin iki dudağına Türk Milleti hiçbir zaman bırakmadığını kaydetti.
Batum konuşmasına şöyle devam etti:

 

Kuvayi Milliye sizlersiniz
Şimdi soruyorum hepinizin geninde var çünkü bu Kurtuluş Savaşını hepimizin dedeleri anneanneleri babaanneleri hep beraber verdi. Şimdi soruyorum size Anayasanın uzmanı olmanıza gerek yok. Bu Türk Milleti Enver Paşanın tek kişinin yol açtığı yıkımları yaşamış bir millet bizim genimizde var hiç bir zaman yüzyıl sonra tüm geleceğini mukadderatını bir millet 1 tek kişinin adı ne olursa olsun iki dudağına bırakır mı ? Burada görüyorum farklı siyasal partilerden farklı görüşlerden sivil toplum örgütlerinden insanlar dostlar yan yana. Bu güne kadar belki yan yana gelmemiş aynı siyasal partiye oy vermemiş, hala da aynı siyasal partiye oy vermeyen insanlar dostlar bir arada. Hep şaşardık biz yaşamamıştık Kuvayi Milliye nasıl kuruldu derdik. İşte Kuvayi Milliye sizlersiniz.
Türkiye Cumhuriyetinin geleceğini bir kişinin iki dudağına bağlayan bir Anayasaya evet demeyiz.
Bir Anayasacıyım burada baromuzun çok değerli üyeleri, içinizde avukatlar, hukuk fakültesinin öğrencileri var. Bu Anayasa bir tek şeyi getiriyor. Bütün yetkileri bütün her şeyi bir tek kişinin iki dudağına bağlıyor. buna ne derlerse desinler. Efendim iki başlılığı önlüyoruz, Efendim prangalardan kurtulacağız. Kim ne derse desin. Açık söyleyeyim her şeyi bir kişinin iki dudağına bağlıyor. Birileri gelip bize yok yok tek adam yok. Bakın burada çok adam var derse en azından şu Anayasayı yanlış yorumlamış olur. O zaman bizim de hakkımız olur sizlerle biz acaba aynı anayasayı mı oyluyoruz? Çünkü burada yazan şu başbakan yok. Artık bakanlar yok. Eskiden Başbakana bağlıydı. Bakanlıklarda çalışan memurların hiyerarşik amiri normalde kimdir? Başbakan tarafından belirlenen bakanlardır. 3’lü kararname. Şimdi var mı yok! Hepsini tek kişi atıyor hepsini tek kişi görevden alıyor. Böyle işlem mi olur?

 

Bu kadar yetki padişahta yok.
Bazen arkadaşlarımız söylüyor hatta hukukçular bile söylüyor. Padişahlık oldu diyor. Yanlış atalarımıza ayıp. Bu kadar yetki padişahta yok. Hocalarımıza sorun 1876 Anayasası bundan yıllar önce bir bakın 1876 Anayasasında padişahın bütün hakimleri atayabilme yetkisi diye bir şey yok. Bu ülkedeki bütün memurları atayabilme yetkisi yok ve daha da önemlisi meclisi istediği gibi canı çektiğinde feshedebilme yetkisi yok. Ne padişahlığı. Efendim Amerika’da da böyle dünyada söylüyorum diktatörlük yada başka bir şey diye adlandırılan Zambiya, Tanzanya, Saddam, Esed gibi ülkeler dışında hem Cumhurbaşkanı olan hemde parti başkanı olmaya devam eden bir ülke de yok. İşin karakterine aykırı.

Şimdi şöyle diyorlar eskiden de partili değil miydi? Bu da tamamıyla yanlış. Atatürk’e biliyorsunuz veto ile fesih’i verelim mi diyorlar. O meclis, hani bugün ‘Ne var Atatürk o mecliste etkindi’ dedikleri o meclis 1924 Anayasasında hayır diyor . 2 kişi çok etkili orada Mahmut Esat Bozkurt ve Şükrü Saraçoğlu. Koskoca Mustafa Kemal Atatürk siz kimsiniz ki çocuklar demiyor. Anlatın diyor. Anlatıyorlar biz seni çok seviyoruz ama bu iş seni sevmek değil yüce meclisin yürütme tarafından istediği zaman feshedilebilmesi biz bunu kabul edemeyiz diyorlar ve padişahlıkta verilmemiş bir yetkiyi Atatürk te istemiyor ve o meclis 1924 meclisi fesih ve veto yetkisini vermiyor. Şimdi bize Anayasanın içinde fesih’i getirmişler vetoyu getirmişler. Padişahlıkta yok. Amerikan sisteminde fesih var diyen bir hukukçu gelsin konuşalım.

Bu Anayasanın getirdiği inanılması güç bir şey var. Cumhuriyetten öncesine Cumhurbaşkanına tek başına imza ile padişaha bile şu yetkiyi vermiyorlar. Diyorlar ki padişahım siz yürütmesiniz, egemenliği tek başınıza kullanıyorsunuz tamam ama ilk önce bir kanun olsun. Kanunu siz yapmayın, kanunu siz yapamazsınız. Evet padişah tek başına kanun yapamıyor. 1876 Anayasasından sonra ne yapıyor? Evet o olmadan kanun olmuyor. İzin vermeyebiliyor ama madem kanun yok ben ülkeyi kendim yönetirim diyemiyor. Bu sefer ne getirmişler biliyor musunuz? Anayasaya Cumhurbaşkanı inanılmaz geniş bir alanda hiç kanuna gerek duymadan ilerde kanun bile olmayacak hiç 100 yıl 200 yıl Cumhurbaşkanı kararnamesi diye kalan bir işlem getirmişler. Şimdi bazıları şöyle diyor; ‘bir alanda yetkisi yok ki ne olur?’ diyor. Neden diyoruz? Efendim yazdık Anayasaya diyor münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken yerlerde yok. Açın Anayasayı 1982 Anayasasını 1 madde bulun Münhasıran kanunla düzenlenir diyen ben özür dilerim deyip buradan çıkıp gideceğim. Yok öyle bir şey. E Ne bu ? Uydurduk münhasıran kanunla dedik. Yok böyle bir şey. Demek ki her alan açık. O zaman 2. şey söyleniyor. Canım ne olur şu kadarcık bir yetki. Bu Cumhurbaşkanı bu yetkiyle ne yapabiliyor biliyor musunuz? Evet temel hak ve özgürlüklere dokunmuyor diyorlar ama şunu saymıyorlar. Burada baro başkanlarım var. Hukukçular var. Diyor ki evet temel hak ve özgürlükler yok ama diyor ki ekonomik ve sosyal haklar Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenebilir. Maddenin kendisi ekonomik ve sosyal haklar. Nedir bu ekonomik ve sosyal haklar? Çocuk hakları, aile, eğitim hakkı, kıyılar kıyıların korunması, oraların imarına izin verilip verilmemesi hepsi tek başına Cumhurbaşkanın. Hiç haberiniz yok. Bir sabah baktınız kıyılar gitmiş. İnşaat izni verilmiş. Nasıl yaptınız? Cumhurbaşkanımız izin verdi. Eskiden hiç olmazsa bir çed raporları, kıyılar devletin tasarrufu altındadır, kanunlar kanun bozulur, danıştaya gidersin yok. Devam edelim kamulaştırma devletleştirme özelleştirme çevre hakkı dikkat edin çalışma hakkı yahu kıdem tazminatını Cumhurbaşkanı tek dudağıyla düzenleyebilecek. Ne tazminatı sanayi hamlesi yapıyoruz sanayicilerimize böyle şeyler yükleyemeyiz hayda kıdem tazminatı gitti tek imzayla. Kim olursa olsun babanıza bile böyle bir yetkiyi verir misiniz? Daha sıkı durun sendika hakkı toplu iş sözleşmesi hakkı asgari ücret şimdi nasıl yapılacağı bile belli değil Cumhurbaşkanının iki dudağında. Tespit komisyonunu ben topladım arkadaşıma sordum. Kim arkadaşınız sanane sordum tek iş kalıyor bize koskoca Cumhurbaşkanı böyle yapar mı ? Yahu Atatürk’ün ülkesinde bir hukuk devletinde Allah’ım inşallah yapmaz Allah’ım inşallah yapmaz diye dua mı edilir yoksa o yetki ona verilmez mi? Verilmez tabi ki. Hayır. Sosyal güvenlik hakkı eyvah emekli maaşımız bir kişinin iki dudağında emekli ikramiyesi insanlar çalışıyor kör topal bir emekli maaşı alayım diye promosyon olur mu diye bankalar dur bakıyım 50 lira mı vereyim 100 lira mı vereyim. Şimdi sayın Cumhurbaşkanının iki dudağında. Bütün bu yetkileri verdik. Ama her zaman burada baro başkanlarım da var onlar hepimizden daha fazla bağımsız bir yargının ne kadar önemli olduğunu bilirler. Türkiye Cumhuriyetinde 81 ilde 957 ilçede görev yapan tüm memurlar gibi tüm yargıçlarda savcılarda yani bizim davalarımıza bakacak bizim davalarımızda adaletli karar vermesini beklediğimiz 957 ilçe 81 ilin bütün yargı mensupları 1 tek kişiye bağlanıyor.Şimdi buna hayır diyen arkadaşlar var. O yüzden son cümlemde şunu okumak istiyorum.Bakın hayır diyenler falan lütfen 37 yılımızı bu Anayasaya verdik. Bakın ne diyor. Şimdi ilk önce şu Anayasa Mahkemesini de bir okuyayım da hani Cumhurbaşkanını yüce divan diye yargılayacak olan bütün Cumhurbaşkanı kararnamelerini asgari ücreti düşürdü ne yapacağız Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Kaç üyesi var 15. Nasıl atanıyor bir bakalım? TBMM 3 üye seçiyor sıkı durun Negehan Alçı diye çok değerli her şeyi bilen bir arkadaşımız var. O geçenlerde şöyle dedi. Şuradan da sesleneyim sevgili Nagehan Alçı her şeyi bildiğiniz gibi Anayasada biraz sıkıntı var galiba. Şunu söyleyeyim diyor ki ne var muhalefette seçecek diyor. Size nasıl seçildiğini söyleyeyim. TBMM’nin seçtiği 3 tane üye bakın gizli oylama ile seçiyor TBMM ne güzel. Arkadan ilk oylamada üye tam sayısı nın 3 te 2 ‘si 2. oylamada salt çoğunluk 3. oylamada en fazla oy alan üye. Tesadüfe bakın ya hay Allah .. En fazla oyu alan üye muhalefet anım iktidar iyi iyi olduğu için her zaman şöyle söyler. Rica ederim biz seçmeyelim muhalefet seçsin lütfen der. Hadi oradan yırttık öyle dese bile. En fazla oy alan çoğunluk. 3’ünü verdik bile 12’si geri kalan 12 tanesini Cumhurbaşkanı tamamıyla hiç kimseye sormadan tek imzasıyla atıyor. 15 te 12 15 te geri kalan 3’ü de biri desin ki Süheyl Batun yalan söylüyorsun. Sayın Cumhurbaşkanım dün bir tv kanalında dedi çok ayıp 3 te 2 ile seçiliyor dedi. Sayın Cumhurbaşkanım yazıyor burada ilk oylamada üye tam sayısının 3 te 2 si 2 . oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu olmazsa 3. oylamada en fazla oy alan aday. Sayın Cumhurbaşkanım tekrar söylüyorum ben gerçekten bilerek Cumhurbaşkanımızın yanlış söyleyeceğine inanmıyorum. Ama ya Burhan Kuzu kardeşim ya Mehmet …. kardeşim efendim bu hep böyle diyor demişler oda tam okumamış. En fazla oy alan. Gelelim o hakimlere 159. maddeye son sözüm bu. Değerli arkadaşlar Cumhurbaşkanı 4 tane üye seçiyor diyorlar. Bakıyorum Adalet Bakanı kurulun üyesi Adalet bakanını kim belirliyor? Tesadüfe bakın Cumhurbaşkanı. Peki Adalet bakanlığı müsteşarı 2. üye kim belirliyor? Cumhurbaşkanı . 4 te Cumhurbaşkanı etti mi 6 neyse Allah’tan 7 üyemiz var. Nagehan kardeşim buna da diyor ki 7 tane işte muhalefetin 7 tane nasıl seçildiğini size söyleyeyim. Meclis Başkanına herkes adayları veriyor. Meclis Başkanlığında Anayasa ve Adalet Komisyonunda üyeler ortak seçiliyor beraber. Tesadüfe bakın ortak üyeler 50 de 30. 5 ‘te 3 çoğunlukla seçiliyor ve bir şey daha söyleyeyim olmadı 5 te 3 bulunamadı nasıl seçilecek? En fazla oyu alan her biri için ayrı ayrı seçim yapıldığı için örneğin şöyle bir aday için iktidar partisi 3 aday gösterdi muhalefet partilerinden biri 2 aday gösterdi biri 5 aday gösterdi biri 8 aday gösterdi ve oylama yapıldığında en yüksek oyu şansa bakın arka arkaya yapılıyor çünkü en fazla oyu iktidar partisinin gösterdiği 2 aday kazandı. son seçimde diyor ki 2 aday arasında kura çekeriz. Aynı parti gösterdi 13 te 13 Türkiye Cumhuriyetindeki bütün yargıçlar savcılar tamamı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş vaziyette. Arkadaşlar hangi demokratik rejimde var. Bir tane ülke gösterin. Efendim Amerika’da var. Vallahi de yok Tallahi de yok. Efendim İtalya’da var. Vallahi yok aynı iktidarın aynı gücün seçtiği. Bu maalesef koskoca Türk Milletini bir kez daha oyuna getirmek için yapılmış. ben siyasal iktidarımızın da o yüzden farklı farklı siyasal partiden insanlar bugün şuna inanıyorum AK Parti ‘ye oy veren insanların bile ciddi bir çoğunluğu bunu anlıyor da vermeyecek oy. Çünkü aynı Türk milletinin fertleriyiz biz. Aynı birikime sahip dedeleri anneanneleri babaanneleri bu Cumhuriyeti kurmak için aynı yerde sırt sırta savaşmış insanlar. Biz zorla savaşla kazandığımız Cumhuriyeti tekrardan bir kişinin ne kadar seversek sevelim diyorum babamız olsun iki dudağını bırakır mıyız? Hayır.

 

Metin Feyzioğlu ise milli bir meseleyi milli bir davayı Türk Milletinin ve Türk Devletinin bu dönemde karşılaştığı en zor davayı bir siyasi dava ya da particilikle eş tutanların kendi zihinlerini yansıttıklarını kaydederek şöyle devam etti:
Bizim gözümüzde bu iş parti meselesi değildir. Partiler arası bir yarışma değildir ve bu işi bir partinin içinde genel başkanlık için takip eden kim varsa da alçaktır. Kişi diğerini kendi gibi bilir derler elbette sözüm meclisten dışarı kimseyi kötü bir kelimeyle suçlamak değil benim niyetim haddim de değil fakat milli davayı milli bir şuurla milli bir hassasiyetle yaklaşılmasını kendileri yapmayanlar başkalarının yaptığını anlamayabilirler. Bu beklenen bir yanılgıdır.
Türkiye Barolar Birliği bu işle neden ilgili. Biz Türkiye Cumhuriyetinin hiç bir milli meselesinde şükürler olsun neme gerek demedik. Biz neme gerek diyenlerden değiliz ama bize bir saygısızlık yapıldığında yine Yahya Efendinin kullandığı bir cümle ile cevap verenleriz. Edep yahu, edep. Türkiye Barolar Birliği ve Baroların kanuni görevidir anayasayı anlatmak. Avukatlık kanununda açıkça yazıyor. Bulun,çalış,değerlendir devlete anlat,hükumete anlat, Cumhurbaşkanına anlat onlar anlamazsa millete anlat. Onlar anlamadığı için millete anlatıyoruz. Halk oylamasına sunulacak bir kanun paketinin yani anayasanın hiç kuşkusuz anlatılacak yeri halktır. Artık çünkü meclisin elinden çıkmıştır. Bu bizim kanuni vazifemiz. Bu vazife sadece bizde var. Elbette vatandaşlık vazifesi olarak yurtseverlik vazifesi olarak bunu üstlenen çok sayıda kurumumuz var ama kanunen bunu yapmakla görevli olan tek kurum Türkiye Barolar Birliği ile her biri bağımsız olan barolarımızdır. Bir de tabi işin başka bir ironik boyutu var. İronik diyorum çünkü bazı hukuk fakültesi mezunları barolar ve Türkiye Barolar Birliği bunu anlattıkça diyorlar ki güçlü Türkiye istemiyor musun? siyaset yapıyorsun, özetle izah edeyim. Bunlar 2010 furyasını sanıyorum ya kaçırdılar ya da tadı damaklarında kaldı devamını istiyorlar. Nedir dediğim; 2010 da bazı barolar o tarihte milli akademisyenler Süheyl Batum ve benim gibi biz 2010 anayasasının devleti devlet dışı güçlere teslim edip, yargıyı tamamen bağımlı hale getireceğini söylerken F Tipi suç örgütü olan yapı ile iktidar bize saldırıyor ve hatta hakaret ediyordu. Fakat sonunda ortaya çıktı ki biz haklıymışız sonuç ne oldu? Sonuç cemaat üyeleri mahkemelere birer birer atandı. Mahkemeler fiilen cemaat mahkemesine dönüştü. Mahkemelerde adalet arayan vatandaşlar hakkı hukuku bilen hakkı hukuku yazılı sözlü savunacak avukat yerine cemaat üyesi hakime iltimas yaptıracak iş takipçisi peşine düştü. Şimdi bugün bize HSYK’nın 13 üyesininde neredeyse 13’ünün asgari 10’nun bir siyasi parti genel başkanına bağlandığı bir anayasa değişikliğine niçin laf söz ediyorsunuz diyenler var ya 2010 da iş takipçiliğini kaçıranlar ya da iş takipçiliğinden bayağı bir nemalanıp devamı gelsin isteyenler. Çünkü cemaat mahkemelerinin yerini iktidar partisinin ilçe mahkemeleri alacak. Özetle bize HSYK nın yüzde yüz iktidar partisine bağlı olduğu bir anayasa değişikliğine niçin itiraz ediyorsun bu senin meselen mi diyenlere cevabım çok haklısınız iş takipçisi olmaya çalışıyorsunuz avukatın yerine sizin iş takipçisi olarak yerini alacağınızı varsayıyorsunuz çünkü ilçe başkanları ile aranızın iyi olduğu düşüncesindesiniz. vatandaş davasını konuyu bilen namuslu, davasına bilgi ile sahip çıkacak avukata değil iktidar partisinin hakime talimat verecek ilçe başkanını tanıyan kişiye getireceğini hayal ediyorsunuz fakat biz her zaman avukat olmayı tercih ediyoruz. Dün de avukattık, bugün de avukatız, yarın da avukat olmaya kararlıyız. Bu iş takipçisi özentilerine de cevabımız cemaatin iş takipçilerinin kullanma süresi doldu, ilçe başkanlarını tadığını düşünerek iş takipçiliğine soyunanları da iktidar partisi değişince iş takipçiliği dolar ama avukatların kullanma süresi diye bir süresi yoktur. Çünkü avukatları hiç kimse kullanamaz. Bu bizim sükunetle verdiğimiz cevabımız, umarım içinden almak isteyen almıştır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.