Hastanede Diyanet Görevlisi Ne İş Yapar?

Hastanede Diyanet Görevlisi Ne İş Yapar? Bilecik Hastanesine Atanan Manevi Destek Hizmetlerinin Görev Alanı Ne? Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde diyanet görevlisi ne iş yapar?

Geçtiğimiz günlerce uzunca bir süre misafirleri olduğum Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bana enteresan gelen bir uygulamaya şahit oldum. Manevi Destek Hizmetleri Birimi açılmış, birimin başına da diyanet görevlisi görevlendirilmiş. Ne yapıyor bu beyefendi dediğimde ölüm döşeğindeki hastalara yakınlarının talepleri halinde gidilip,  içeriğini ve şeklini bilmediğim bir şekilde yardımcı oluyormuş.

Daha sonra konu üzerinde yaptığım araştırmada, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında 7 Ocak 2015 tarihinde imzalanan “Hastanelerde Manevi Destek ve Rehberlik Hizmeti İş Birliği Protokolü” kapsamında Bilecik İl Müftülüğünün, alanında uzman yetkilileriyle Bilecik Eğitim ve Araştırma hastanesinde manevi danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunmaya başladığını ve bu kapsamda Hastanede Manevi Destek ve Rehber olarak görevlendirilen Din Hizmetleri Uzmanının talep eden hastalara hasta yakınlarına ve hastanede çalışan personele yönelik olmak üzere dini konularda 2020 yılından beri manevi danışmanlık ve rehberlik hizmeti verildiği haberi ile karşılaştım. Bilecik Müftülüğü’nün internet sitesinde

‘Müftülükten Hastalara Manevi Destek Hizmeti’ başlıklı haber içeriğinde yapılan tanımlamalarda şu ifadelere yer verilmiş:

Manevi Destek /Manevi Danışmanlık Ve Rehberlik Nedir?

Manevi destek uzmanı tedavinin dindeki önemi, hastalığın doğru anlaşılması, dinin sağlık ve onu korumaya verdiği önem, ibadetlerin sağlıklı olmaya olumlu etkileri, hastalık durumunda ve hastane ortamında ibadet, tevekkül, kaza, kader, sabır, şükür, imtihan vb. konular hakkında rehberlik yapar.

Hastaların sahip olduğu hayat görüşlerine dayalı olarak hastalara profesyonelce yardım ve eşlik ederek tedavi süresi boyunca güven ihtiyacına yardım eder.” deniyor. Yani sanırsın bizim vatandaş tedaviyi reddediyor da tedavinin önemine değinilecek. Öyle gruplar biliyorum ama yurtdışında, grup diyor ki; arkadaşım bu hastalık bana tanrıdan geldi bir sebebi vardır. Öylece ölümü bekliyorlar ama yurtdışında belli tarikatlarda, bizde vatandaş zaten hastanede tedavi olmaya gelmiş, red yok, kolunda serumla ilaç Çin’ de de olsa alın gelin mi diyeceksin.

Farklı dinlerde bu uygulama var, görmüşsünüzdür, hastanelere ölüm döşeğindeki hastalar için peder-rahip adı her neyse din görevlisi gönderilir veya öleceği bilinen ya da idam mahkumu birine gönderiliyor ki günahsız gitsinler. Peki yapılmaya çalışılan ne? Yurtdışında yabancılarda görmeye alışkın olduğumuz bir uygulamanın bizlere empoze edilmeye çalışılması niye? Böyle bir birime neden ihtiyaç duyuldu veya hasta ya da hasta yakınlarından böyle bir talep mi oldu? Yoksa bu da burada güzel durdu gibi bir uygulama mı?

Düşünün çok hastasınız ve hastanede yatağınızda yatarken bir din görevlisinin yahut yabancı birinin başınızda olduğunu ve bir şeyler söylediğini veya okuduğunu görüyorsunuz ”herhalde ölüyorum” deyip yaşama umudunuzu kaybetmez misiniz? Zaten hastanın bir tek umudu kalmış elinde onu alamazsınız he yok eğer maksat ölüm döşeğindeki hastaların yakınlarını ölüme hazırlamaksa ki o zaten mümkün değil, öyle bir psikoloji yok, zaten hizmeti veren de psikolog değil o vakit odasında hizmet verecek hastanın odasında ya da başucunda değil.

Farklı dinlerde bu uygulama var lakin onlarda günah çıkarma da var. Gelelim İslam dininde ölüm döşeğinde edilen tövbenin bir hükmü var mı ya; yok. Ya müslümanlıkta günah çıkarma? Nisâ Suresi 18. Ayet’te açık bir dille ”Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: “İşte ben şimdi tevbe ettim.” diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır.” denmiyor mu? Yani ölüm döşeğinde edilen tövbenin hiç bir anlamı yok, bu görevlendirmenin bir anlamı olmadığı gibi.

Yayınlanan görev alanı açıklamasında madde 6 ve 7 dikkatle okuyoruz;

6-Baskısız danışma atmosferi oluşturarak, kişinin yargılanmayacağı ve suçluluk duygusu hissetmeyeceği şekilde problemlerini rahatça açmasını sağlar.

7-Manevi destekte gizlilik esastır. Kişisel bilgiler üçüncü şahıslarla kesinlikle paylaşılmaz. Sağlık Bakanlığı TKHK tarafından belirlenen“Personel Gizlilik Sözleşmesi”hükümlerine bağlı kalınır.

Ben sana neden ya da ne anlatıyorum ki yargılanmaktan, suçluluk duygusu hissetmekten çekiniyorum, maksat senin beni rahatlanman değil miydi? Bunun tam karşılığı Günah Çıkarmadır ve bizim dinimizde böyle bir şeyin olmadığını da en iyi diyanetin bilmesi gerekmekte diye düşünüyorum. Haksızsam söyleyin.