DOLAR
32,4986
EURO
34,7995
ALTIN
2.488,58
BIST
9.564,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Az Bulutlu
19°C
Bilecik
19°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
16°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
20°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Çok Bulutlu
23°C

Sanal zorbalık ergenleri tehdit ediyor

Sanal zorbalık ergenleri tehdit ediyor

İstanbul’da 13 yaşındaki Hakan Ekinci’nin ölümüyle sanal oyunlardaki şiddet konusu bir kez daha gündeme geldi. Giderek artan internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı ve sosyal medya bağımlılığı gibi kavramlara “siber zorbalık” denilen davranış probleminin eklendiğine dikkat çeken uzmanlar, “Ergenlik döneminde kendine güveni tam gelişmemiş bireyler bu davranışlardan çok kolay etkilenebilir” uyarısında bulundu.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan, günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte internetin hayatımıza girmesinin kaçınılmaz olduğunu, bu nedenle internet ve internet üzerinden kurulan iletişimin bazı sorunları beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

Son yıllarda giderek artan internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı gibi kavramlara “siber zorbalık” denilen bir davranış probleminin de eklendiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan, şunları söyledi:

“İnternet bağımlılığının getirdiği sosyal izolasyon, yalnızlık, iletişim bozukluğu ve depresyon gibi bireyin kendi içinde yaşadığı sorunlara, akranları tarafından zarar görme sorunu da eklenmiştir. Siber zorbalık, bir kişi ya da bir grubun, internet üzerinden oynanan oyunlar, sosyal medya araçları, mail ve sohbet odaları aracılığı ile bir başka kişiyi sürekli rahatsız etmesi, baskı altına alması ve tacize varan davranışlarda bulunması olarak değerlendirilmektedir.

Bu davranış sürekli ya da belirli aralıklarla tekrar ederek, karşı tarafa zarar vermeye yönelik bir etki olarak devam eder. Başlangıçta şaka ve eğlence amaçlı gibi gözükse de bu davranışın devam etmesi ile kişide olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu davranışlar isim takmak, alay etmek, şifreleri ele geçirmek, asılsız haberleri yaymak, hesapları ele geçirmek, oyun içinde değişiklikler yapmak, oyundan dışlamak, aşağılamak, istemediği şeyleri yapmaya zorlamak gibi bir çok alanda gözükebilmektedir.

Normalde yüz yüze söylen(e)meyecek sözler, konuşmalar sanal ortam üzerinden karşıdaki kişiyi aşağılayacak tarzda devam edebilir. Devamlılık olmazsa bu durum, siber zorbalık olarak değerlendirilemez. Temelde kişinin kişilik yapısı ve duyguları zarar görecek düzeyde iletişim kurulur. Ergenlik döneminde kendine güveni tam olarak gelişmemiş bireyler bu davranışlardan çok kolay etkilenebilir. Yetişkinler ise bu davranış biçimi ile çok daha kolay baş edebilmektedir.”

Sokaktaki zorbalık sanal dünyaya taşındı

Önceden sokaklarda ya da okul bahçelerinde görülen zorbalığın artık sanal alemde yaşanmaya başladığını ifade eden Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, “Sanal zorbalığa maruz kalan ergenlerin okulda konsantrasyon bozukluğu yaşadığı, okul başarılarının etkilendiği; okuldan memnun olmama, öfke, üzüntü, moral bozukluğu, huzursuzluk gibi duygudurum dalgalanmaları yaşadıkları, depresyon, kaygı bozukluğu, psikotik bozukluk gibi durumları yaşadıkları görülmektedir. Bu tür durumları önlemek ve yaşamamak için bireylerin kendisine ya da bir başkasına yapılan sanal zorbalığın farkında olması oldukça önemlidir” diye konuştu.

Ailelerine bildirmekten çekiniyorlar

Ülkemizde siber zorbalıkla ilgili çok fazla veri olmadığını kaydeden Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, “Çünkü genellikle ergenler ailelerine bu durumu bildirmekten çekiniyorlar ya da ailelerine bildirseler bile aileleri yasal bildirimde bulunmaktan çekiniyor. Ülkemizde farklı çalışmalarda farklı yaş gruplarında %50’lere vardığı belirtilmiştir. Uluslararası verilere göre bilgisayar, akıllı telefon ve internet kullanan ergenlerin %30-45’ inin siber zorbalığa maruz kaldığı, zorbalığa maruz kalanların ise %20’sinin kendine zarar vermeyi düşündüğü belirtiliyor” dedi.

Popüler olmak için zorbalığa başvuruyorlar

Zorbalık yapan kişilerde genelikle intikam alma duygusu, popüler olma ve beğenilme arzusu, yaşamış olduğu başarısızlık ve hayal kırıklıklarını sanal ortamda gidermeye çalışma ve altta yatan bazı psikolojik problemlerin kişiyi bunu yapmaya itiyor olabileceğini ifade eden Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan “ Özellikle yalnız, sosyal ilişkileri zayıf, kendini bir sanal çevrede kabul ettirmek isteyen, özgüveni düşük bireyler sanal zorbalığa maruz kalmaya daha yatkındırlar” dedi. 

Aileler bu tavsiyelere dikkat!

Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, bireysel olarak alınacak önlemlerle birlikte ulusal olarak da bazı önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak ailelere şu tavsiyelerde bulundu:

“Evde başlayan önlemler, okulda devam etmeli ve internet kullanımının kontrolü devlet birimlerince denetlenmelidir. Aileler tarafından öncelikle çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurulması sağlanmalı, ergenlere saygı duyulduğu aile içinde hissettirilmeli, duygu ifadesine izin verilerek ergenin paylaşımlarda bulunması sağlanmalıdır. İnternet ve telefon kullanımı konusunda ergenlere model olunmalı çocukların sakinleştirilmesi için internet kullanılmamalı, şiddet içeren film ya da oyunlar oynamasına izin verilmemelidir. Bunun yanı sıra girilen internet siteleri takip edilmeli, bilgisayar tüm aile bireylerinin görebileceği bir ortamda bulunmalıdır.”

Siber zorbalığa maruz kalan bir çocuğun bu durumu ailesi ile paylaşması gerektiğini de ifade eden Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, “Ailesi ile paylaşmıyorsa aile buradaki sorunu gidermek için bir uzmandan destek almalıdır. Paylaştığı anda suçlamadan, yargılamadan durumu anlamaya çalışmalı, sonra empati göstererek bu sorundan nasıl kurtulunabileceği üzerine birlikte düşünülmelidir. Eğer çocuktaki etkilenme derecesi yüksekse zaman kaybetmeden psikososyal destek alınmalıdır. Sorunun gittikçe büyüdüğü vakalarda hukuki süreç başlatılarak araştırma yapılmalıdır” diye konuştu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.