Diyanet İşleri Başkanlığı, Ramazan ayı ve oruç ibadeti ile ilgili gelen sorular nedeniyle açıklama yaptı. Koronavirüs Covid-19 pandemisi nedeniyle vatandaşlar tarafından oruç ve Ramazan-ı Şerif ile ilgili Din İşleri Yüksek Kuruluna iletilen sorulara cevap niteliğinde bir açıklama yapıldı.
Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yapılan açıklamada, her ibadetin yapılacağı zaman, ortam ve koşulların vahiyle belirlendiği, yüce dinimizde sağlıklı olan her müminin Ramazan ayında oruç tutmasının Allah Teâla’nın emriyle (el-Bakara, 2/183-185) farz kılındığı hatırlatılarak, bu ibadetin ertelenmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
Din İşleri Yüksek Kurulu, sağlıklı bireylerin oruç tutmalarının, hastalığın yayılması bakımından özel bir risk oluşturmadığının alan uzmanlarından teyit edildiğini, ayrıca oruç tutmanın bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğine dair kanıta dayalı tıbbi bir tespit bulunmadığı, aksine oruç tutmanın bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkiler meydana getirdiğine ilişkin bilimsel yayınların mevcut olduğu kaydedildi.
Dinimizin, emir ve yasakların uygulanmasında kişileri güçleri nispetinde sorumlu tuttuğunu, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler koyduğunu belirten Din İşleri Yüksek Kurulu, bu genel ilke uyarınca farz olan Ramazan orucunu, belli şartlara bağlı olarak kazaya bırakma konusunda bazı ruhsatlar tanındığını bildirdi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan temel mazeretlerden biri olan hastalık halinde, orucun daha sonra kaza edilmesine Kur’an-ı Kerim’de izin verilmiştir (el-Bakara 2/185). İslam âlimleri, oruç tutulması halinde hasta olunması, hastalığın uzaması veya artması ihtimalini de bu kapsamda değerlendirmişlerdir.
Buna göre;
Kovid-19 teşhisi konulmuş olup doktoru tarafından oruç tutması sakıncalı görülenler
Oruç tuttuğu takdirde hastalığı daha ağır geçireceği doktorlarca belirtilenler
Oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar
Oruç tutmaya engel kronik hastalığı bulunanlar
Oruç tutmaları hâlinde hem sağlıklarının bozulmasından hem de sağlık hizmetlerinin aksamasından endişe eden sağlık çalışanları
Hamile veya emziren kadınlar
Ağır ve meşakkatli işlerde çalışıp sağlıklarının bozulacağından endişe edenler, mazeretleri devam ettiği sürece daha sonra kaza etmek üzere oruç tutmayabilirler.
Sağlık durumları hiçbir şekilde kaza oruçlarını tutmaya el vermeyenlerin tutamadıkları her bir gün için fakirlere bir oruç fidyesi ödemeleri gerekir.
Din İşleri Yüksek Kurulu, müminlerin dini vecibelerin yerine getirilmesinde ihlas ve samimiyetle Allah’a kulluk bilincini kaybetmeden, doktorlarla istişare ederek bu kararı vermeleri ve keyfi değerlendirmelerden kaçınmalarının önem arz ettiğini belirterek, Koronavirüs salgını devam ettiği müddetçe sosyal izolasyon kuralı çerçevesinde başkalarıyla temastan kaçınılması, bu doğrultuda akraba, komşu ve dostlarla beraber iftar yemekleri düzenlemekten kesinlikle uzak durulması gerektiğini kaydetti.
Din İşleri Yüksek Kurulunca, Sağlık Bakanlığının koyduğu kurallara vatandaşların uymaları, kendilerinin ve başkalarının hayatını tehlikeye atabilecek tutum ve davranışlardan uzak durmalarının medeni bir sorumluluk olduğu gibi aynı zamanda dini bir vecibe olduğu, yaşanan bu zor süreçte ihtiyaç sahiplerine bağışları ulaştırma ve yardımlaşma, infak ayı olan Ramazan’ı hakkıyla idrak etmeye ve paylaşma bilincini canlı tutmaya hizmet edeceği vurgulandı.
Teravih Namazları Evde Kılınacak
Din İşleri Yüksek Kurulu, camilerden uzak kalmanın hüznünü yaşadığımız şu günlerde, teravih namazlarının, mukabelelerin evde ifa edilmesi gerektiğini, dualar ve istiğfarların hep birlikte haneden Rabbimize yöneltmesi ile Ramazan ayının maneviyatından azami derecede istifade etmeye vesile olacağını kaydetti.