DOLAR
32,3752
EURO
35,0539
ALTIN
2.326,91
BIST
9.118,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Parçalı Bulutlu
27°C
Bilecik
27°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
27°C
Pazar Açık
28°C
Pazartesi Az Bulutlu
29°C
Salı Az Bulutlu
20°C

BİLECİK BAROSU’NDAN ANAYASA DEĞİKŞİKLİĞİ TEKLİFİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

BİLECİK BAROSU BAŞKANLIĞI

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ İLE İLGİLİ

BASIN AÇIKLAMASI

 

Anayasalar, devletin yapısı, organları ve bu organların görevleri ile temel hak ve özgürlükleri düzenleyen en üst hukuk metinleridir. Bu nedenle anayasa metinleri, milletin büyük çoğunluğunun anlayarak üzerinde anlaştığı metinlerolmalıdır. Bu açıdan TBMM’nde görüşülen anayasa teklifinin toplumsal bir mutabakat sonucu ortaya çıktığı söylenemez.

 

Hernekadar sivil bir yönetim tarafından hazırlandığı kabul edilse dahi, teklifin OHAL şartlarında tartışılmaması, sivil toplumun katılımının hiçbir şekilde sağlanmamış olması, baroların, üniversitelerin, derneklerin ve özetle sivil toplum kuruluşları nezdinde tartışmaya açılmaksızın TBMM’ye sunulması nedeniylebu değişiklik teklifi,demokratik usul ve teamüllere aykırıdır.

 

Bu nedenle normlar hiyerarşisinin tepesinde yer alan anayasanın özellikle temel felsefesi ile taban tabana ters düzenlemeler içeren değişiklik talepleri öncesinde,bu değişiklikler toplumun tüm kesimlerine açık bir şekilde anlatılmalı, uygun tartışma zemini sağlanmalı, toplumsal uzlaşma sağlandığı takdirde değişiklik önerisi meclise getirilmeliyken izlenen süreci anlamamız mümkün değildir.

 

Demokrasinin ve hukuk devletinin vazgeçilmez şartı, yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrı olmasıdır. Parlamenter hükümet sistemlerinin doğası gereği,yasama ve yürütme arasındaki ayrılık yumuşak, yasama ve yürütmeninyargıdan ayrılığı ise mutlaktır. Başkanlık hükümeti sistemlerinde ise başkana verilen yetkileri denetlemek ve dengelemek için yasama ve yürütme de birbirinden kalın çizgilerle ayrılmıştır. Ancak her iki sistemde de yargı kuvveti mutlaka yasama ve yürütmeden ayrı olmak zorundadır. Aksi takdirde mahkemelerin bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz edilemez.

 

T.C. Anayasası’nın 6. ve 7. maddeleri hiçbir kişi ya da kurumun, kaynağınıanayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını, yine yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM’de olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini emretmektedir. Oysa bu teklife “evet” denilmesi durumunda anayasaya ve millet iradesine aykırı olarak yasama yetkisi yalnızca bir tek kişiye, Cumhurbaşkanına devredilecektir.

 

Anayasa ile TBMM‘ne verilmiş olan gensoru, güvenoyu, soru önergesi, bütçeyi onaylamak gibi hak ve yetkiler bu tasarı ile ortadan kaldırılacak, tek bir kişinineline bırakılarak, yürütme tamamen denetimsiz hale gelecektir.

 

HSYKve Anayasa Mahkemesine yapılacak atamalar partili bir Cumhurbaşkanının eline bırakılarak, tamamen bağımlı ve taraflı bir yargı yaratılmasına sebep olacak ve yargı, siyaset kurumunun hertürlü istismarına açık hale gelecektir:

 

  • Teklifin yasalaşması halinde, 15 üyeden oluşan Anayasa Mahkemesinin 12 üyesi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek, kalan 3 üye ise yine Cumhurbaşkanının iktidar partisi genel başkanı olarak hakim olduğu meclis tarafından seçilecektir. Yani Anayasa Mahkemesinin toplam 15 üyesinin tamamı, doğrudan (12) ve dolaylı yoldan (3) cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir.

 

  • Yine 12 üyeden oluşan HSYK’nun 5 üyesi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Kurula başkanlık yapacakolan Adalet Bakanı da cumhurbaşkanı tarafından atanmış bir kişi olacaktır. Görüldüğü üzere 12 kişilik kurulun yarısını oluşturan 6 üye doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanmış olmaktadır. Teklife göre kurulun kalan 6 üyesi de TBMM tarafından atanacak olup Cumhurbaşkanı’nın genel başkanı olduğu siyasî partinin çoğunlukta olacağı bir Meclis kompozisyonundan hangi eğilimdeki üyelerin geleceğini öngörmek güç değildir.

 

Bu durumda anayasadaki “bağımsız” ibaresinin yanına “tarafsız” ibaresinin eklenmesinin hiçbir anlam ifade etmeyeceği çok açıktır.

 

Getirilmek istenilen anayasa değişikliği teklifi ile TBMM’nin Cumhurbaşkanının gerekçesiz tek bir cümlesi ile feshedilebilmesini de millet iradesine aykırı buluyoruz. TBMM’nin genel kurul salonunda yazılı bulunan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ifade ettiği ve anayasada açıkça yer alan “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesine de en başta milletin kendisini temsil etmek için gönderdiği milletvekilleri uymak zorundadır.

 

Önerilen sistem, egemenliği milletten alarak tamamen bir kişiye veren, kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetler birliğini getiren bir sistemdir.

 

Ülkemiz, yıllardır süre gelen terör belasının olumsuz etkilerini, geride bıraktığımız 2016 yılında daha fazla hissetmiş bununla beraber yıllardır devletin bütün kadrolarına sinsice sızan FETÖ terör örgütünün hain darbe girişimine dur diyebilme başarısını göstermiştir. Hain darbe girişimin ardından ilk günlerde ülkemizde esen birlik ve beraberlik rüzgârları hepimizi umutlandırmış, toplumun her kesimince liyakat vurgusu yapılmıştır. Neyazıkki bu güzel hava başkanlık sisteminin gündeme gelmesiyle bozulmuş ve anayasa değişikliği toplumda gerginlik ve kutuplaşmaya yol açmaya başlamıştır. Teklifin kabul edilmesi halinde bu gerginlik ve kutuplaşmanın giderek daha da fazla tırmanacağıkaygısını taşımaktayız. Oysa milletçe ihtiyacımız olan gerginlik ve ayrışma değil, birlik ve beraberliktir.

 

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumunda HSYK’nın yapısı ile ilgili getirilen düzenlemenin yanlışlığını vurgulamayı çalıştık ama ne yazık ki başaramadık. 2010anayasa değişikliği ile Türkiye çok ciddi bir bunalım süreci yaşamış, bir anayasa değişikliğinin bir ülkede nelere mal olabileceği, hangi ağırlıkta sonuçlar doğurabileceği açıkça görülmüştür. Şimdide yapılmak istenen anayasa değişikliğinin sadece siyasi polemik konusu olarak görülmesinin yanlış olduğunu düşünüyoruz.

 

Türkiye, dünyanın en acımasız terör örgütlerinin ve bunların arkasındaki güçlerin top yekun saldırısı altındadır. Bu saldırıları bertarafetmenin tek yolu, milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmektir.

 

Ülkemizin yeterince ciddi sorunları önümüzde dururken, şu an ihtiyacımız olan yeni bir anayasa değil, bütün kurum ve kişilerin mevcut anayasaya uygun davranmasıdır. Hukuk devletine ve millet iradesine saygının gereği budur.

 

Bu haliyle mevcut anayasa değişiklik teklifi, hukuk devletinden, demokrasiden ve onun yerleşik kurumlarından vazgeçmek anlamını taşımakta olup, anayasa değişikliği teklifi hakkındaki görüşlerimizi saygı ile kamuoyuna sunarız.

 

 

Bilecik Barosu Yönetim Kurulu

Adına

Bilecik Barosu Başkanı

Av Halime AYNUR

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.