“20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocukların edindikleri hakları sıralamaktan çok uzak olmak insan hakları mücadelesi verenler açısından son derece hüzün vericidir.
20 Kasım 1959’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş olan Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 2. İlkesi ise şunu emreder: “Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.”
Çocukların başta yaşam, eğitim, adalet ve sağlık hakkı olmak üzere tüm alanlarda ayrımcı uygulamalara maruz bırakıldığı, çocuk işçiliğinin her geçen gün derinleşen bir yara haline geldiği Türkiye’de, AKP iktidarının uygulamaları bu yarayı daha da derinleştiriyor. Çocukların yükünü sırtlanmak yerine, onların sırtına yeni yükler bindirmek, hiçbir insanî değerle örtüşmüyor.
Ne yazık ki gerek Türkiye’de gerekse dünyada, çocuklara reva görülen yaşam koşulları her yıl daha da ağırlaşarak devam ediyor. Hemen yanımızdaki Suriye’de olduğu gibi, ülke içi çatışmaların, savaşların en büyük mağdur kesimini çocuklar oluşturuyor.
Elbette çocuklar sadece savaşlarda ölmüyor!
Çocuk işçiliği sorunu her geçen gün devasa boyutlara ulaşırken, çocuk işçi ölümleri de devam ediyor. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin rakamlarına göre bu yıl içinde 55 çocuk işçi hayatını kaybetti.
Türkiye’de cezaevlerinde çocuklar fiziksel ve psikolojik şiddete, cinsel taciz ve tecavüze maruz bırakılıyor!
AKP iktidarının demokratik bir hak olan gösteri ve yürüyüşlere yönelik baskıcı tutumu ve kolluk güçlerinin kullandığı şiddet çocukları da vuruyor. 16 yaşındaki Berkin Elvan, 1 Haziran tarihinden beri, başına isabet eden gaz bombası kapsülünden dolayı komada.
Roboski katliamında öldürülen 34 kişiden 17’si çocuktu ve bu katliamın sorumluları hâlâ ortaya çıkarılmadı.
Okullarda yaşanan kazalarda her yıl onlarca çocuk yaralanıyor veya yaşamını yitiriyor.
Erken yaşta evlendirilen kız çocukları sorunu artık bir kangren halini aldığı halde, hükümetin bu konuda önleyici tedbirlere başvurmaması da ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu devasa sorunların hemen hepsinden çocuklar şu veya bu şekilde etkileniyor. Çocuk hakları, çocuklara verilecek bir hediye değil, bir zorunluluktur. Bu vesileyle başta hükümet olmak üzere tüm siyasî parti ve yapıların, sivil toplum örgütlerinin, eğitim-öğretim kurumlarının, adalet ve güvenlik birimlerinin çocuklar lehine ellerinden gelen azami çabayı sarfetmesinin en temel vazifelerden biri olduğunu hatırlatmak isterim.
Çocukların yaşam, eğitim, sağlık hakkını korumakla görevli hükümeti bu bağlamda bir kez daha görevini yerine getirmeye çağırıyorum.”