CHP Bilecik İl Başkanlığı İl Başkanlığı binasında Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasına ilişkin bir basın açıklaması düzenledi.
Basın toplantısına,CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, İl Başkanı Şinasi Çetinkaya, Merkez İlçe Başkanı Gültekin Çalışkan, İl Genel Meclisi Üyesi Hikmet Turan, Belediye Meclisi Üyesi Erdoğan Yeşil ve partililer katıldı.
Bilecik milletvekili Yaşar Tüzün, Geçmişte özellikle AK Parti dışında siyaset yapan bugün AK Parti hükümeti’nde Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Türkeş’in tüm ulusal kanallarda vatandaşımızın huzurunda, ”Yemin ediyorum ki, vallahi de billahi de, o silahlar Türkmenlere gitmedi. O silahlar IŞİD’e gitti.” diyerek tüm ulusal basında halkımıza bu sözü söyleyenleri bugünkü siyasi iktidar başbakan yardımcısı yapmıştır ifadesinde bulnarak, ” Eğer Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün başına gelenleri bugün açıklanması gereken ve kamuoyuyla paylaşılması gereken bir isim varsa oda Tuğrul Türkeş’tir. O gün yemin edip, ” Vallahi de billahi de bu silahlar Türkmenlere gitmiyordu. IŞİD’e gidiyordu.” diyen bir siyasetçinin söylediklerini basına taşıyan ve bunu ulusal gazetelerde yayınlayan iki gazetecinin tutuklanmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Ulusal gazetecilerin başına gelenler yerelde sizlerin de başına gelebilir. Biz bu duygu ve düşüncelerle gazetecilerimizin bu haberleri yapanların daha özgür daha inançlı başarılı bir haberlerini taşıyabilmeleri adına başta Bilecik’teki tüm gazeteci arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. İnanıyoruz ki hak ve adalet en kısa sürede yerini bulacaktır ve Can Dündar ile Erdem GÜl ilk duruşmada berat edecektir diye düşünüyorum.” dedi.
İl Başkanı Şinasi Çetinkaya ise, Can Dündar ve Erdem Gül’ün ”Mit tırları soruşturması” olarak adlandırılan soruşturma kapsamında tutuklanmasını, demokrasi tarihine ve basın özgürlüğü siciline eklenen yeni bir leke olarak tanımlayarak; ”Bu karar hukuki değil, kanunsuz bir alıkoymadır. Basın kanununun açık hükümlerine göre mahkeme konusu bile olmayacak bir dosyadan tamamen ilgisiz konumdaki Cumhurbaşkanlığı makamının şikayet dilekçesi ile bir dava uydurulmuştur. Hukukun keyfiyete alet edildiği bu dava, sonucu ne olursa olsun yok hükmündedir.
Mit tırlarıyla ilgili gerçekler, bir sene müddetçe hükümet gazeteleri dahil her yerde tefrika edilmişken, Can Dündar ve Erdem Gül yazınca ” Devlet Sırrı” olarak ilan edilmiş ve casusluk suçlamasıyla iki gazeteci tutuklanmıştır. Çalışanları, FETÖ olarak nitelendirilen cemaat tarafından defalarce eziyete uğratılan ve hatta hapse atılan Cumhuriyet Gazetesininkurumsal olarak en önceki iki çalışanı, bu örgüte yardım ve yataklıkla suçlanarak kamuoyunun zekasıyla alay edilmiştir.
Basın tarihimizin en vicdansız kararlarından biri olarak tarihe geçecek olan bu karar, tüm ortakları için utanç vesikası olacaktır. Ancak bu tutuklama kararı, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yeni bir başlangıcın da müjdecisidir. Çünkü karar, Erdoğan ve ekibinin korkularının tescilidir. Korkularına esir olmuş bu sözde iktidar sahipleri, kaçak saraylarının içinde kendilerine yarattıkları dünyadan başlarını dışarı her uzattıklarında, yalnızlıklarıyla baş başa kalacaklardır.” dedi.
Çetinkaya şöyle devam etti:
“Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Bizler gazeteciyiz. Burada yapılan şey de baştan sona gazetecilik faaliyetidir” diyen Can Dündar’ı ve “Bir gazeteci, ülkesinin tehlikede olduğunu görüyorsa bu haberi yapmak onun görevi, zorunluluğudur” diyen Erdem Gül’ü en içten duygularımızla kucaklıyoruz.
Sevgili Can ve Erdem
Sizleri tanıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Halkın haber alma özgürlüğüne duyduğunuz sarsılmaz inanca, yıllardır duyduğuz hayranlığı bir kez daha ifade etmeyi sorumluluk olarak görüyoruz. Meslektaşlarınızla sürdürdüğünüz eşsiz dayanışma, kapınızı çalan bütün mağdurlara karşı gösterdiğiniz yakın için sizlere teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Biliyoruz ki başınız dik girdiğiniz o cezaevinden, başınız dik olarak çıkacaksınız. Ancak siz, cezaevine girerken sevinç çığlıkları atanlar, “Oh olsun” diyenler, korkak yüreklerini ve karanlık yüzlerinin teşhir olduğunu unutmasın. Haksız karara rağmen, şahsi menfaatleri için susmayı tercih edenler de unutmasın ki onları boğacak olan da bu suskunluklarıdır. Onlar, silinmeyecek bir utancı kişisel tarihlerine not ettiler.
Susmayanları, bu haksız karara tepki gösteren tüm vatandaşlarımızı da Can ve Erdem’in şahsında selamlıyoruz. Gösterdiğimiz bu eşsiz dayanışma, Türkiye’nin gelişmesini önünde duran tüm kötülük ve engellerin yok edilmesinde önemli kilometre taşlarından biri olacaktır.”
